|
|
Die Gaste, SAYI: 10 / Ocak-Şubat 2010
|
WDR Müdürü Wolfgang Schmitz ile Söyleşi
Die Gaste: Bay Schmitz, Köln Radyosu’na ilişkin yeni düzenlemelere gidilmesi kararını siz verdiniz. Bu son gelişmeleri ve değişimleri nasıl değerlendiri- yorsunuz?
Wolfgang Schmitz – Bildiğiniz gibi, Berlin Brandenburg Rundfunk yeni yılda Radyo Multi-Kulti’nin yayınını durdurdu, şimdi de Hessischer Rundfunk, 2009 sonunda Yunanca ve İspanyolca yayınları durdurma kararı aldı. Böylece Funkhaus Europa, ocaktan itibaren Almanya’daki tek entegrasyon programı olarak kalmaktadır. Biz birçok millete kendi anadillerinde yayın sunmanın doğru olduğundan eminiz, bu ayrıca şu anlama geliyor ki, ek olarak Yunanca ve İspanyolca yayınların da yapılmasını sağlayacağız. Aynı zamanda WDR’in tasarrufa gitmesi gerektiğinden, Funkhaus Europa’nın anadili yayınlarını yeniden düzenlemesi gerektiği bir sürece girmiş bulunmaktayız. Bu bağlamda Funkhaus Europa’nın 06:05-07:00 arasındaki Türkçe sabah yayınlarından vazgeçmeyi planlıyoruz. Bu adımı kurulumuzda da tartışıyoruz. Ama Türk dinleyicilerimiz için ileride Köln Radyosu’nun yayın süresini iki katına çıkaracağız. Bu, Köln Radyosu’nun akşamları bir saatlik yayın yapması anlamına geliyor ve diğer topluluklar için de anadilindeki yayınları genişleteceğiz, yani genel anlamıyla anadilindeki yayınların payı Funkhaus Europa’da genişletilecektir. Bu, konulardan birisidir, açıklamak istediğim bir diğeri ise, ben Türk kökenli dinleyicilerin planlarımıza karşı duydukları hayal kırıklığını anlayabiliyorum, ama demek istiyorum ki, Funkhaus Europa ülkemizde yaşayan herkese yönelik, hem Alman çoğunluğa hem de tüm diğer milletlerden azınlıkları hedefleyen bir entegrasyon programıdır. Bu entegrasyon görevi Almanca gündelik programımızda yerine getiriliyor. Almanca gündelik program herkese yöneliktir ve kanımca bu konuda ilerleme kaydetmek istiyorsak, tüm grupların aralarında anlaşabilmesi için bunun zorunlu olarak Almancada gerçekleşmesi gerekmektedir. Funkhaus Europa entegrasyona yönelik bir program olarak kimliğini terk etmiyor, tersine bu vurguyu daha da güçlendirecek. Bu ileride böylece, sabahları saat 6’dan itibaren Almanca olacak. Birçok insanın sabah saatlerinde radyo dinlediklerini biliyoruz ve benim için bu programda, Türk çevrelerinin de örneğin kendi konularını katabildiği tüm konuların tartışılması ve böylece tüm gruplar arasında bir anlaşmanın gerçekleşmesi önemli. Benim açımdan anadilindeki yayınlar vazgeçilemezdir. Böylesi imkanların sunulmasını önemli buluyorum. Köln Radyosu’nu önemli buluyorum, o her şeyden önce birinci kuşaktan göçmenlerin yoğun olarak dinlediği geleneksel bir yayındır. Köln Radyosu’na yönelik hiçbir tereddüdüm yok, tersine yayını genişleteceğiz, ama bunun yanında, Almanya’daki tüm göçmenler için de arzuladığım, Almanca günlük programımı- zın entegrasyon açısından önemli bir işlevinin bulunduğudur.
Die Gaste: Başlangıçta da açıklamış olduğunuz gibi, Radyo Multi-Kulti ve Hessischer Rundfunk gibi anadilinde yayın yapan radyolar kapatıldı. Bu yayınlar önemli bir görevi yerine getiriyorlardı. Göçmenlere, özellikle Almancayı gereken düzeyde bilmeyen insanlara güncel haberleri ve tartışmaları ulaştırabiliyorlardı. Köln Radyosu da bu görevi deneyimli bir yayın olarak uzun süredir yerine getiriyor ve kültürler arasında bir köprü işlevi görüyor. Son kararlarınızdan sonra ise bir kısıtlamaya gidildiği izlenimi doğdu. Bu deneyimli yayın sizce zayıflatılmış olmuyor mu?
Wolfgang Schmitz – Ben aslında bu köprünün zayıflatılmadığına inanıyorum. Özellikle birinci kuşaktan hala önemli bir kitlenin gerçekten de iyi Almanca konuşamadıklarını ve onlara tanınan bu Türkçe imkandan memnun olduklarını biliyoruz. Köln Radyosu kültürler arasında bir köprüdür, bu kesin, ama bu köprü varlığını sürdürmeye devam ediyor. Biz Köln Radyosu’na 45 yıl önce başladık, programı 30 dakika boyutunda yayınladık, ileride, radyoların daha sık kullanıldığı bir zaman diliminde bu 1 saate çıkacak. Ben, çok daha fazla insanın, yani Türkçe programı dinlemek isteyenlerin, onlar açısından Türkçe yayınlar önemsendiği için, programın daha erken başlamasını istiyorum, saat 18’de. Onlar ileride de bu programdan yararlanmaya devam edebilecekler. 5 yıl önce yayınlamaya başladığımız bir program ise kaldırılacaktır. Bugün söyleyebilirim ki, bu programa devam etmek isterdim, ama tüm diğer radyo kuruluşları gibi WDR de tasarrufa gitmek zorunda. Diğerleri Funkhaus Europa gibi program yapmıyor, ama biz yapıyoruz. Biz bu alanda hala çok yatırım yapıyoruz ve bu, sözü edilen konudan vazgeçmediğimizi, ne entegrasyon çabalarının önemini ne de anadilindeki yayınlarımızla da birlikte bir köprü olma rolümüzü küçümsemediğimizi açıkça gösteriyor. Yineleyecek olursak: Sabah yayınlarını dinleyenlerin hayal kırıklığını anlayabiliyorum, ama anadilindeki yayınlardan vazgeçmeye ilişkin yeni bir moda ya da bir eğilim söz konusu değil.
Die Gaste: Türk toplumunda ya da medyasında kuruluşunuzun aldığı kararlar sizce yanlış mı yorumlandı? Yöneltilen eleştirileri ve Köln Radyosu Genel Yayın Yönetmeni Serpil Eryılmaz’ın görevden ayrılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Wolfgang Schmitz – Bildiğiniz gibi gazetelerde çıkanlar konusunda her zaman dikkatli olmak gerekir. Gelişmeler konusunda benimle görüşülmedi. Genel Yayın Yönetmeni Serpil Eryılmaz’ın görevden ayrılmasının bu tartışmayla hiç bir ilgisi yok. Türkçe yayını için bir genel yayın yönetmenimiz var, meslektaşımız Bay Arıkan. O ise şu an Hamburg’ta, ARD-Aktuell’de çalıştığı için izin almış durumda. Serpil Hanım temsilen bu görevdeydi. Bunun sınırlı bir süre için olduğu her zaman için açıktı ve Serpil Hanım özel nedenlerden dolayı bu ek görevi yapmamayı rica etti. Şu anki planlarımızla bu konunun hiç bir ilgisi yok.
Die Gaste: Bir Radyo 45 yaşında...Köln Radyosu bağlamında sizce hangi düzeyde bir kültürel değerden söz edilebilir?
Wolfgang Schmitz – Bu benim için tartışılmaz bir konudur. Bizim güçlü bir Köln Radyosu’na ihtiyacımız var ve uzun yıllar bu böyleydi. Ben bu programın bir çok Türk göçmenin yaşamında hala önemli bir rol oynamasına seviniyorum ve bununla gurur duyuyorum. Tabii medya kullanımı çok değiştiği halde. Daha fazla rekabet var. Almanya’da Türkçe yayınlara ulaşılabilmekte, Türkiye’den gelen birçok insan bunu yapmakta. Ama biz bu olanağı sunmakta kararlıydık, çünkü bağımsız, kamusal bir radyo, gruplara kendi anadillerinde hitap eden, insanın güvenebileceği bir radyo sunmanın önemli olduğuna inanıyoruz.
Şunu da eklemek istiyorum: Öyle ki medya araştırmalarımızdan edindiğimiz sayılar mevcut. Sabah programının yayın zamanı ile saat 18’deki yayın birbirinden daha iyi durumda değil. Medya araştırmalarımızın da gösterdiği gibi, Türkçe programını yayınlayacağımız saatlerde, sabah programından daha fazla dinleyici bulunmakta. Bu önemli, çünkü anadilindeki bu programa ilgi gösteren Türk çevreler için, Köln Radyosu’nun daha kötü konumlanmayacağı bir yayın imkanı sunmak istiyoruz. Bunun vurgulanması önem taşıyor, çünkü kısmen onları bir köşeye havale ettiğimiz izlenimi uyandırılmakta, bu doğru değil. Öte yandan geçen yılda olduğu gibi Türk yayınını internette Loop olarak kullanıma sunmanın deneyimini yapıyoruz. Bu, 24 saat herkesin istediği şeyi dinleyebilmesi anlamına geliyor ve bundan iyi yararlanılıyor, bir çok dinleyiciye ulaşabiliyoruz.
|
|
|
|
|