Die Gaste Sayın Uslucan, iki yıl aradan sonra kurumunuz, yeni adıyla Türkiye ve Göç Araştırmaları Merkezi Vakfı, şahsınızda yeni direktörüyle buluştu. TAM Vakfı ve sizin için artık yeni bir dönem başlamış bulunuyor. Kurum olarak bu dönemde nasıl bir konsept uygulamayı düşünüyorsunuz, hedefleriniz ve beklentileriniz ne olacaktır, açıklar mısınız?
– Evet; memnuniyetle. İlginiz için de şimdiden size teşekkür etmek istiyorum.
TAM'ın adının değişmesiyle, ilgi alanında da yeni bir başlangıcın ve yeni bir yapılanmanın hedeflendiği belirleniyor.
Önümüzdeki zamanlarda yapacağımız araştırmaları sadece Türklere yönelik değil, diğer göçmen gruplarına da açmaya çalışacağız, örneğin Arap kökenli veya Rusya'dan gelen Alman kökenlilerle ilgili çalışmalar gibi. Yani, benim isteğim ve planım, büyük göçmen grupların ortak sorunlarını, potansiyellerini ve özelliklerini mercek altına almak, sadece Türkleri değil, tüm göçmenleri ilgilendiren uyumla ilgili toplumsal ve psikolojik konulara değinmek.
Die Gaste Duisburg-Essen Üniversitesi’nde yeni kurulan “Çağdaş Türkiye Araştırmaları” Bölümü kürsü başkanı olarak diğer bir çalışma alanında da faaliyetleriniz şekillenecek. Tam Vakfı ve bölüm arasında nasıl bir etkileşim öngörülmekte ve bu tasarının temelinde yatan amaç nedir?
– TAM direktörlüğünü Duisburg-Essen Üniversitesi’nde yeni kurulan “Çağdaş Türkiye Araştırmaları” profesörlüğüne bağlamak, bir nevi Merkez’de yapılan araştırmaların ilk etap da bilimsel çalışmalar olduğunun (ve olması gerektiğinin) altını çiziyor. Yani Merkez’in görevinin herhangi bir göçmen grubuna yönelik lobi faaliyetleri değil de, daha fazla tutarlı ve kamuoyunda ciddiye alınacak bilimsel sonuçlarla ortaya çıkmasının beklentisine yönelik bir işaret olduğunu düşünüyorum.
Die Gaste Türkiye’ye yönelik araştırmaların yanı sıra göç ve entegrasyon alanında da bilimsel çalışmalarınız yoğunlaşacak. Bu bağlamda hangi konuların ağırlık kazanacağını ve entegrasyon süreci açısından incelemelerinizin toplumsal yaşama nasıl bir katkı sunacağını düşünüyorsunuz?
– Benim deneyim ve gözetlerime dayanarak, şu anda uyumu (negatif) etkileyen sorunların başında işsizlik, okul ve mesleki eğitimde yaşanan dengesizlik, olmayan fırsat eşitliği, resmi kurumların yeteri kadar göçmenlerin ihtiyaçlarına yönelememesi ve aynı anda ailelerin de çocuklarına gereken desteği verememesi. Ama, bu kamuoyunda bazen ailelerin çocuklarının eğitimine karşı bir lakayt tutum aldığı olarak tartışılıyor. Halbuki bir çok araştırmalar, göçmen ailelerin çocuklarının yüksek eğitim yapmasından yana olduğunu ve bu konuda çok büyük beklentileri olduğunu gösteriyor.
Hedef, aileleri eğitim yeteneklerinde daha güçlendirmek ve eş zamanda okullarda göçmen ailelerinin yaşam şartları hakkındaki bilgi ve duyarlılığı arttırmak olmasının gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda, TAM olarak, her ne kadar kendimizi bilimsel bir kuruluş olarak algılasak da, bizim de bir olumlu katkımızın olacağını sanıyorum; bu, örneğin velilere eğitim seminerleri hazırlamakla, kuruluşlardaki çalışan insanlara “Kültürlerarası Yetenekler” (Interkulturelle Kompetenz) kursları vermek gibi faaliyetlerle gerçekleşebilir.
Die Gaste Göç ve entegrasyon sorunlarına genel bir odaklanış çerçevesinde Türkiye ve Türkiyeli göçmenlere yönelik yaklaşımlarınızda perspektif, öncelik ve yoğunlaşma açısından bir değişim gerçekleşecek mi?
– Şimdiye kadar yaptığım çalışmalarımın, bilimsel olmalarına rağmen, bir "uygulamalı psikoloji" yönü de vardı. Bunu ileride TAM'da da devam ettirmek isterim. Yani yöntemsel bir yaklaşım olarak, bir sosyal bilimcinin görevinin, sosyal gerçekleri sadece tespit etmekle kalması değil, aynı anda sorunun nasıl olumlu bir şekilde değişebileceğini de göstermesi olduğundan yanayım. Öncelik ve odaklaşma konusuna gelince, tabii ki Türk göçmenlerinin hem sayı olarak büyük bir grup olmasından ve hem de kendi arasındaki farklılığın çok olmasından kaynaklanan bir öncelik doğduğu ve bundan dolayı detaylı araştırılmasının gerekli olduğu kaçınılmaz. Tabii ki, bu herhangi bir etik öncelik veya yüksek değerlilik anlamına gelmemeli. Hedefim, bir çeşit şu anda Freie Universität Berlin’de yürüttüğümüz gibi, araştırmalarımıza Türkiye’deki Türkleri de katmak. Bu açılım, bir yandan genelde Türkiye’deki insanlar hakkındaki bilgimizi arttıracak, öte yandan da insan davranışlarının ve tutumlarının göçmenlik ve azınlık unsurlarına mı, yoksa kültürel hayat biçimlerine mi dayanıklı olduğunu açıklamada yardımcı olacaktır. İdeal bir araştırma dizaynının semantik (anlam) açıdan aynı sorularla çeşitli göçmen gruplarını, Türk göçmenlerini, Türkiyeli Türkleri ve Almanları kapsaması gerekir.
Die Gaste Bu söyleşi için bize zaman ayırdığınızdan teşekkür eder ve yeni görevinizde başarılar dileriz.
– Bende ilginiz için size teşekkür ediyorum.
Die Gaste
Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı Mütevelli Heyeti, 16 Martta yaptığı özel oturumunda Prof. Dr. Hacı Halil Uslucan’ın Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörlüğü görevine davet edilmesi ve isim değişikliğini karara bağladı. Kurum gelecekte Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi [Zentrum für Türkeistudien und Integrationsforschung] adını alacak. Düsseldorf’ta gerçekleştirilen oturumun ardından bir açıklama yapan Mütevelli Heyeti Başkanı ve Uyum Bakanı Armin Laschet, “Bu merkezin yeniden yapılandırılması konusunda başarılı bir adım“ dedi. Prof. Dr. Uslucan aynı zamanda Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi´nde yeni kurulan “Modern Türkiye Araştırmaları“ anabilim dalında profesör olarak görev alacak. Duisburg-Essen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ulrich Radtke, “Üniversitemizin tüm yönetsel birimleri bu görevlendirmeyi onayladı“ diye konuştu.
2008 yaz aylarından beri eyalet hükümeti kurumun bilimsel yanını güçlendirmek üzere, Türkiye Araştırmalar Merkezi´nin içeriksel ve organizasyonel yeniden yapılandırılması konusunda çalışmaktaydı. Bu yeniden yapılandırmanın odak noktasında Duisburg-Essen Üniversitesi ile yazılı olarak varılan partnerlik anlaşması yer alıyor. İşbirliği, Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde “Modern Türkiye Araştırmaları” alanında bir profesörlük kadrosu oluşturulması ve bu kadroda ortak kararla görevlendirilecek kişinin Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi’nin yöneticiliğini de üstlenmesinde somut yansımasını buluyor.
2008 yılında Hamburg Helmut Schmidt Üniversitesi’nde pedagojik psikoloji alanında profesörlük ünvanı alan Prof. Dr. Uslucan 1965 yılında Türkiye´de doğdu. FU Berlin’de Psikoloji, Felsede, Genel ve Karşılaştırmalı Edebiyat eğitimi gördü. Aynı üniversitede 1999 yılında doktorasını tamamladı. Doçentlik tezi çerçevesinde Eylül 2006´da Magdeburg Üniversitesi’nde “Kültürlerarası Bağlamda Gençler Arasında Şiddet ve Ailevi Eğitim“ konusunda araştırmalar yaptı. Almanya İslam Konferansı üyesi olan Uslucan, Aşağı Saksonya Eyaleti´nde İslami din eğitimi ve Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde şiddeti önleme projelerine bilimsel anlamda eşlik etti.
|