|
|
Die Gaste, SAYI: 18 / Ağustos-Ekim 2011
|
Kuzey Ren Vestfalya’da Almanca İslam Din Dersi
Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Eğitim Bakanlığı ilk ve ortaokullarda Almanca İslam din dersini müfredata almak için girişimde bulundu. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, İslam Konseyi, İslam Kültür Merkezleri Birliği ve Müslümanlar Merkez Konseyi’nden oluşan çatı örgütü Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi ile yapılan görüşmeler sonucu islam din dersinin “kültür temelli değil inanç temelli” olarak işleneceği konusunda görüş birliğine varıldı.
KRV Eğitim Bakanlığı ve Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi’nin 22 Şubat 2011 tarihinde yayınladığı ortak bildiriye göre, “kilisenin Protestan ve Katolik din dersleri üzerindeki etkisi örneğinde olduğu gibi, bir danışma kurulu oluşturularak, bu kurulun inanç odaklı din dersinin hazırlanmasına ve uygulanmasına katkıda bulunması, Müslümanların dini düsturlarının formüle edilerek Bakanlığa sunulması ve bu tasarının hayata geçirilebilmesi için, danışma kurulu modelini yasal güvence altına alan gerekli eğitim yasası değişikliğinin sağlanması kararlaştırıldı.”
KRV Eğitim Bakanı Sylvia Löhrmann 6 Mayıs 2011 günü düzenlenen “Kuzey Ren Vestfalya’da İslam Din Dersinin Geleceği” konulu toplantıda islam din dersinin ana hatları ve gelecekteki uygulamasına ilişkin konuşmasında “Pragmatik olarak hareket edeceğiz ve islam din dersini adım adım uygulamaya koyacağız. İsteğimiz modern ve öğrenci odaklı islam din dersi” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Münster Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ursula Nelles’in konuyla ilgili açıklaması ise şöyle: “Üzerinde zorunlu olarak çalışılması gereken, Avrupai bir islam anlayışının (Euro-İslam) geliştirilmesi. Bu bağlamda 2004 yılından beri islam din dersi öğretmeni yetiştiren ve güçlü ilahiyat fakültesi bölümlerine sahip olan Münster Üniversitesi mükemmel bir başlangıç noktasıdır.”
Federal Eğitim Bakanı Anette Schavan Focus dergisine yaptığı açıklamada islam din dersine yönelik Almanların korkularını bildiğini ancak bunu İslamiyet ve Hıristiyanlık arasında bir diyalog olarak gördüğünü ifade etti. Amaçlarının kuran okulları kurmak ve aşırı dinci gruplara bir platform sunmak değil, islamı arka bahçeden çıkartıp, şeffaf hale getirmek olduğunu bildirdi.
Tasarının hukuksal boyutuna değinen Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu ikinci başkanı Ali Ertan Toprak Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi altında toplanan dört büyük dini grubun hukuksal olarak dini cemaat şartını yerine getirmediğine dikkat çekerek, devletin kendisinin bunu yaratamayacağını belirtti.
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Yeşiller Milletvekili Arif Ünal Almanya’da hukuksal açıdan bir İslam dini cemaati muhatabı olmadığından geçici çözüm olarak KRM ve İslam uzmanlarından oluşturulan komisyon ile ders müfredatı sorununun giderileceğini dile getirirken “320 bin Müslüman öğrencinin gereksinimi olan islam din dersi için yaklaşık 300 öğretmene ihtiyaç duyulacak ve bunlar da Münster, Osnabrück ve Heildelberg üniversitelerinden mezun olan kadrolar tarafından karşılanacak” dedi.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği cemaat statüsü elde etmek amacıyla Almanya genelinde “cemaat kütüğü” uygulaması başlattı. DİTİB dernekleri aracılığıyla başlatılan kayıt işlemleri “Almanya’daki Müslümanların kayıt altına alınarak demografik özelliklerine ilişkin verilerin elde edilmesi ve bu doğrultuda islam din dersi için gerekli yasal statünün kazanılması” şeklinde ifade ediliyor. Cami derneği başkanlarının genel bakışı ise kiliselerde olduğu gibi camiler için de vergi uygulamasına geçilmesi yönünde.
İnanç odaklı islam din dersine ilişkin eğitim yasasındaki gerekli değişikliğin ve danışma kurulu üyelerinin Eylül ayı içinde kesinleşmesi bekleniyor. İlahiyat bilimci Dr. Michael Kiefer’in değerlendirmesine göre en büyük sorun, ders verecek öğretmenlerin yetersiz sayıda olması ve öğretmenlerin hangi şartları yerine getirmesi gerekliliğinin belirsiz olmasının yanı sıra din adamlarının bu konuda düşebilecekleri görüş ayrılıkları.
Almanya genelinde ders veren yaklaşık 200 islam din öğretmenin ya İslam dini üzerine yüksek lisans eğitimi almış ve öğretmenliği ek iş olarak yapanlar ya da ilahiyat eğitimi almış ama pedagoji diploması bulunmayan kişiler olduğunu vurgulayan Dr. Kiefer “öğretmen açığının ancak ve ancak ilahiyat eğitimi veren üniversitelerde islam dini ve pedagoji eğitiminin birlikte verilmesi” ile çözülebileceği düşüncesinde.
|
|
|
|