İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
(Initiative zur Förderung von Sprache und Bildung e.V.)
ISSN 2194-2668


Die Gaste, SAYI: 18 / Ağustos-Ekim 2011

Yerel Yönetimlerin Entegrasyon Konseptleri




Prof. Dr. Süleyman GÖGERCİN



    Göçmenlerin entegrasyonu konusunda yerel düzey özel bir önem taşır. Yerel düzey insanların birlikte yaşadıkları yerdir. Göçmen kökenli insanların dil öğrenimi, okul, meslek eğitimi, meslek yaşamı gibi alanlara uyumu yerel düzeyde gerçekleşir. Yerel düzeyde ev aranır, sosyal ağlar kurulur, toplum için fahri çalışmalar yapılır… Almanya’da yerel yönetimlerin çoğu bunun bilincindedir ve yerel yönetimler bu yüzden uzun zamandan beri entegrasyonu destekleyici çalışmalar yapmaktadırlar.
    Ancak bu çalışmalar geçen yüzyılda tekil olarak, sadece belli alanlarda ve çoğu zaman da birbirinden bağımsız şekilde seyretmiştir. 1998 yılında Almanya’da hükümet değişikliğiyle başlatılan “entegrasyon” tartışmaları entegrasyon kavramının önemini artırmış ve bu kavrama yeni bir içerik kazandırmıştır. Yerel yönetimler de son yıllarda entegrasyon alanındaki çalışmalarını tekrar gözden geçirip, hem kavramın ne anlama geldiğine bir açıklık getirmek için, hem de entegrasyon çalışmalarının bir bütünlük çerçevesinde sunulmasının gerektiği bilinciyle yeni entegrasyon konseptleri oluşturmaya başlamışlardır.
    2000’li yıllarda federal hükümet ve eyaletler düzeyinde entegrasyonla ilgili programlar hazırlanmış ve öneriler ortaya konulmuştur; örneğin her eyalet kendi eyalet hükümetinin entegrasyon konseptini sunarken, federal hükümet 2006 yılında geniş kapsamlı bir katılımla hazırlanan Ulusal Entegrasyon Planı’nı yayınlamıştır. Bu planda, yerel yönetim kurumları entegrasyonla ilgili sorumluluklarını kabul etmekte ve yerel düzeyde entegrasyon konsepti oluşturma gibi, uzun vadeli entegrasyonu destekleme yükümlülüğünü üstlenmektedirler. Bu çerçevede entegrasyon konsepti çalışmaları yapan yerel yönetimlerin sayısı son yıllarda büyük oranda artmıştır. Sekiz yıl önce Almanya çapında yaptığımız bir araştırmada1 sadece Essen, Bremen, Solingen ve Stuttgart şehirlerinin bu yönde ilk adımları attığını saptamıştık, bugün ise elli civarında şehir bir entegrasyon konseptine sahiptir.
   
   Entegrasyon Konseptlerinde
    Dile Getirilen Amaçlar Nelerdir?

   
    Her ne kadar entegrasyon kavramına dair ortak bir tanım mevcut değilse de ve de entegrasyon üzerine tartışmalar devam ediyor olsa da şimdiye kadar oluşturulan konseptlerde genel olarak gözlemlenen noktalardan biri şudur: Yerel yönetimler ve söz konusu illerde yaşayan, entegrasyonla ilgilenen ve aktif entegrasyon çalışmaları yapan insan ve kuruluşlar, azınlık ve çoğunluk toplumunun hep birlikte barışçıl bir şekilde yaşamalarına değgin temel fikirlerini bir konseptte bir araya getirmeye uğraşmaktadırlar. Konseptlerin hazırlanması döneminde dikkati çeken bir diğer özellik de, vatandaşların bu sürece katılımını sağlama uğraşı ve aktörlerin, entegrasyonun tek taraflı gerçekleşemeyeceği konusunda hemfikir olmalarıdır.
    Konseptlerde dile getirilen amaçları genel olarak şöyle sıralayabiliriz:
    – Şimdiye kadar sunulan, entegrasyonu destekleyici tekil önlemleri bütünleyici bir konsept kapsamına almak
    – Entegrasyon çalışmalarını daha etkin bir konuma getirmek, yani aktifleştirmek
    – Yerel entegrasyon politikası için bağlayıcı genel bir çerçeve oluşturmak
    – Entegrasyon çalışmaları yapan aktörler arasındaki iletişimi desteklemek ve pekiştirmek
    – Aktörlerin entegrasyon çalışmalarını yönlendirmek için katılımlarını destekleyici altyapı oluşturmak
    – Entegrasyon çalışmalarını destekleyen önlemlerin uygulanmasına eşlik etmek
    – Entegrasyon çalışmalarının planlaması, değerlendirmesi ve denetlenmesi için temel oluşturmak ve
    – Kültürlerarası iletişim ve katılımı sağlayıcı bir temel teşkil etmek.
   
    Entegrasyon Konseptleri
    Neler İçeriyor?

   
    Şimdiye kadar hazırlanan ve bizim tanıdığımız entegrasyon konseptleri hem nicel hem de nitel bakımdan farklılık içermektedirler: Sayfa sayıları 10 ile 150 arasında değişmektedir. Konseptlerde kullanılan dil alanında ise, bir yandan düşüncelerin genel olarak alt alta sıralandığı, öte yandan ise neredeyse şiirsel bir dil kullanıldığı görülmektedir. Konseptlerin çoğu, yerel entegrasyon politikasının ana hatlarını yansıtırken, bir kısmı da entegrasyonun eğitime yönelik yanını ön plana çıkartmaktadır.
    Bu tür farklılıklara rağmen, entegrasyon konseptlerinin içeriklerini genel bir değerlendirmeyle şu üç ana bölümde toplayabiliriz:
    1. Konseptlerin büyük bir bölümü, söz konusu ilde uyum durumu ve koşulları hakkındaki bilgilerle başlamaktadır. Çok sayfalı konseptler bu bakımdan kapsamlı ve ayrıntılıdır. Bu konseptlerde uluslararası, ulusal ve eyalet düzeyindeki gelişmelerin kendi yerel politikalarını nasıl yoğun bir biçimde etkilediği ele alınmakta, kapsamlı istatistiki verilerle de göçmenlerin ve yerlilerin durumları karşılaştırılmaktadır. İstatistiki veriler, ayrıntılı olmayan kısa konseptlerde de –az sayıda da olsa– yer almaktadır. Hem kapsamlı hem de kısa konseptlerde dikkati çeken nokta, entegrasyon konusunun söz konusu şehrin geleceği için can alıcı bir öneme sahip olduğunu vurgulamak için, çocuk ve gençlerin yarısının veya yarısından fazlasının Almanya kökenli olmayışının belirtilmesidir.
    2. Konseptlerin ikinci bölümleri, genelde şehirlerin entegrasyon anlayışları, uyum için söz konusu şehirde hangi temel koşulların gerekli olduğu ve entegrasyon çalışmalarının temel çizgileri hakkında ifadeler içermektedir. Bir başka anlatımla, yerel yönetimler ilk önce, neden entegrasyon gibi önemli bir politik alanda bir konsept hazırladıklarını, entegrasyonun ne anlama geldiğini, entegrasyon politikası konusunda şehrin yaklaşımının ne olduğunu ve şehrin bu konuda hangi yöne doğru yol almak istediğini dile getirmektedirler. Bu noktalar, aynı zamanda tüm uyum politikalarında ulaşılmak istenen amaçlara ulaşılıp ulaşılmadığına dair ileride yapılacak değerlendirmeler için bir ölçüt niteliğindedir.
    Entegrasyon tanımıyla ilgili olarak şu ortak noktalar tespit edilebilir: Entegrasyon hem ulaşılmak istenen hedef, hem de birlikte sürdürülen, uzun vadeli ve sürekli devam eden bir süreçtir. Tanımlarda sık sık kullanılan kavramlar ise şunlardır: Toplumun önemli alanlarında eşit katılım, fırsat eşitliği, göçmenlerin ve yerlilerin birbirlerine yakınlaşması, yaşam koşullarının benzeşmesi.
    3. Konseptlerin hepsinde hangi alanlarda entegrasyon çalışmaları yapılması gerektiği işlenmektedir. Belirtilen alanların sayısı dört ile on beş arasında değişmektedir. En sık yer alan alanlar ana başlıklarıyla şunlardır: Eğitim, dil öğrenimi, iş durumu, sağlık durumu ve konut durumu. Yerel yönetimin kültürlerarası açılımı konusu ise hemen hemen bütün konseptlerde işlenmektedir..
    Konseptlerin son kısmında ise genellikle, uyumun nasıl yönlendirilmesi gerektiğine ilişkin olarak organizasyon, monitoring ve rapor gibi konular bulunmaktadır.
   
    Değerlendirme
   
    Bizce tüm Almanya’da yerel düzeyde yıllardan beri uygulanan entegrasyon çalışmaları, hazırlanan konseptlerin hazırlık aşaması niteliğindedir. Bir başka anlatımla, hiç bir şehir son on yılda uyum alanındaki faaliyetlerine sıfırdan başlamamıştır.
    Öte yandan 2000’li yıllardan itibaren bir paradigma değişikliği gözlemlenmektedir: içerik ve hedef kitle açısından baktığımızda bu değişikliğin, sadece göçmenlere yönelik geleneksel “yabancılarla çalışma” anlayışından, hem azınlık hem de çoğunluk toplumuna yönelik “entegrasyon çalışmasına”, diğer bir kavramla ifade etmek gerekirse de “kültürlerarası yönelim”e doğru olduğunu görürüz. Buna karşın, entegrasyon çalışmaları kimlere yönelik yapılmalıdır sorusuna verilen yanıtlarda bir yarım cümleyle “herkese yönelik” gibi ifadeler kullanılsa ve de göçmenler her ne kadar sözde, bu ülkenin eşit üyeleri gibi görülse de, konseptlerde göçmenler halen özel entegrasyon yardımına muhtaç etnik/kültürel azınlıklar olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda özellikle şu gruplar ayrı ayrı sayılmaktadır: Göçmen ailelerin çocukları, göçmen kadınlar, yaşlı göçmenler ve Alman göçmenler (Aussiedler). Bazı konseptlerde sığınmacılar da hedef kitle olarak gösterilse de genelde bu grubun entegre edilmesi politik olarak istenmemektedir.
    Yukarıda belirtilen düşünceler ışığında konuya yaklaştığımızda, konseptlerin entegrasyona ilişkin çalışma alanlarındaki odak noktasının eğitim ve dil öğrenimi olması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
    Kanımızca, çalışma alanlarıyla ilgili çok önemli bir gelişme ise, hemen istisnasız bütün konseptlerde, yerel yönetimlerde çalışanların da kültürlerarası açılımın gerçekleşmesi için önemli bir hedef kitle olarak gösterilmesi ve bu çalışanlara meslek içi eğitim kurslarının sunulması gereğinin vurgulanmasıdır.
    Çok olumlu bulduğumuz bir diğer gelişme ise katılımla ilgilidir: Konseptlerin oluşmasında atılan adımlar şehirden şehire değişiklik gösterse de genelde katılıma ve iletişime önem verildiği görülmektedir. Çok sayıda aktörün ve kuruluşun bu sürece katılıp yerel düzeyde entegrasyon politikalarını ve böylece de entegrasyon çalışmalarını yönlendirmeye çalışmaları bir sivil toplum için büyük önem taşımaktadır.
   
    Sonuç
   
    Entegrasyon, azınlık ve çoğunluk toplumuyla birlikte sürdürülen, uzun vadeli ve sürekli devam eden bir süreçtir. Devamlı gözden geçirilip yeniden biçimlendirilmesi ve düzenlenmesi gerekir. Yerel düzeyde çok sayıda sivil toplum aktörünün ve kuruluşunun katkısıyla oluşturulan ve sayıları gittikçe artan entegrasyon konseptleri bu çalışma için sadece bir temel oluşturmaktadır. Bu konseptlerin en iyi şekilde hayata geçirilmesi, ancak bunların söz konusu şehirde yaşayanlar tarafından kabul görmesi ve onların en geniş katılımıyla mümkündür. Zira entegrasyon, yerel toplumun geleceği açısından herkesin birlikte sorumluluk üstlendiği sürekli bir siyasal ve toplumsal görev niteliğindedir. Her şehir, kendi olanakları çerçevesinde kültürel çeşitliliğini ve bu bağlamda var olan fırsatları kullanarak entegrasyon konseptinde çizdiği çizgiyi diskürsif ve katılımcı bir süreçte takip etmelidir.