|
|
Die Gaste, SAYI: 22 / Mayıs-Temmuz 2012
|
“Darülbedayi İsyanı”
1914 yılında Darülbedayi ismiyle kurulan İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yeni yönetmenlik 13 Nisan 2012 günü yürürlüğe girdi. 1980’den bu yana yürürlükte olan yönetmelik “Kabul edilen yeni Yönetmelik gelişen şartlara ve yeni ihtiyaçlara cevap verecek şekilde düzenlendi. Son yıllarda kendini yenileyemeyen ve yeniliklere açılma konusunda zorluk çeken Şehir Tiyatroları, bu nedenle önemli ölçüde seyirci kaybına uğruyor, hantal yapısı sebebiyle çağın gerektirdiği sanatsal vizyonun gerisinde kalıyordu” (İstanbul Büyükşehir Belediyesi) gerekçesiyle değiştirildi.
Yeni yönetmelikle birlikte teşkilat yapısı da değişti. “Eski yönetmelikte neredeyse tek başına Genel Sanat Yönetmeninin uhdesine bırakılan repertuar oluşturma görevi, Edebi Kurul’a devredildi” (İstanbul Büyükşehir Belediyesi). Buna göre yeni yönetim kurulu, Genel Sanat Yönetmeni, üç sanatçı, İstanbul Büyükşehir Belediye’i’ni temsilen Genel Sekreter Yardımcısı ve Daire Başkanı’ndan oluşuyor.
Yeni yönetmelik çalışma yaşamına ise şöyle yansıyor: Genel sanat yönetmeni şube müdürünün altında görev yapacak. Oyun repertuarlarından, sahnelenecek oyunlara, alınacak sanatçılara birçok konuda tek söz sahibi şube müdürü olacak. Bunun yanı sıra, belediyenin herhangi bir kurumunda görev yapan bir müdür, Şehir Tiyatroları Müdürlüğü’ne müdür olarak atanabilecek.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın iki gün vekalet verdiği Başkanvekili Ahmet Selamet’in yeni yönetmeliği onaylamasının ardından Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşe Nil Şamlıoğlu ve 6 yönetim kurulu üyesi istifa etti. Ardından 1996-2000 yılları arasında Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği yapan ve 2007’den bu yana Kadir Topbaş’ın sanat danışmalığı görevini sürdüren Kenan Işık istifa ettiğini açıkladı.
İstifaların ardından protestolar başladı. Sanatçılar ellerindeki “Muhafazakar Sanat”, “Şehir Tiyatroları Yok Edilemez”, “Korkuya Karşı Özgür Tiyatro” dövizlerle Taksim Meydanı’na yürüdü. Tarık Akan, Rutkay Aziz, Halil Ergün, Engin Alkan, Erkan Can, Genco Erkal, Perihan Savaş, Ayşe Nil Şamlıoğlu gibi onlarca sanatçının yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ve CHP İstanbul milletvekili Süleyman Çelebi protestoya katılanlar arasındaydı.
Sanatçılar adına basın açıklaması yapan Engin Alkan sözlerine, “Her şeyin farkındayız! 1914’ten beri ehil ellerde olan İstanbul Şehir Tiyatrosu göz göre göre ehlileştirilmeye çalışılıyor. Dünyada -herhalde- ilk kez bir tiyatro, tiyatro insanlarından arındırılıyor” diye başladı. Yeni yönetmeliğin bir dayatma olduğunu söyleyen Alkan öncelikle hukuki zeminde haklarını arayacaklarını ve yüz yıllık Şehir Tiyatrosu mirasını her zeminde savunacaklarını söyledi. Hedeflerinin çağdışı yönetmelik dayatmaları yerine, çağdaş ve özerk bir İstanbul Şehir Tiyatrosu yasası olduğunu belirterek “Herkes kendi işini yapsın! Bizim işimiz Tiyatro. Korkuya karşı özgür tiyatro. Korkuya karşı özgür sanat!” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Sanatçılar neler söylediler?
Rutkay Aziz: “Öncelikle tiyatroyu tiyatrocular yönetecektir. Gelip giden belediye başkanlarının tiyatrosu değildir şehir tiyatroları. İstanbul’un ve Türkiye’nin tiyatrosudur. Bırakacaksın tiyatroyu da tiyatrocular yönetecektir”.
Halil Ergün: “Bu uygulamayı yapanlar bunu düşünsünler. Bu 28 Şubat müdahalesinden farklı bir şey değildir. Sanatsal kurumlara sanata toplum mühendisliği dayatmak çok görüldü bu ülkede. Bunlar hep geriye tepti, bu da tepecektir. Yazarın bir tanesi ‘Parayı veren düdüğü çalar’ demiş. Kimin parasını kime çalıyorlar? Belediyenin orada harcadığı para halkın kültürel ihtiyaçlarının parasıdır”.
Ayşe Nil Şamlıoğlu: “Herkesin uzmanlaştığı alanda işini yapması lazım. Eğer herkes kendi bildiği işi yaparsa bu ülkenin çağdaş bir geleceği çok daha sağlam adımlarla ilerleyeceğine inanıyorum. Onun için ne olur herkes kendi işini yapsın”.
Şahin Ergüney: “Tiyatro göz göre göre ehlileştirilmeye çalışılıyor. Dünyada her halde ilk kez bir tiyatro, tiyatro insanlarından arındırılıyor. Sanatın içinden, sanatçı kovuluyor. Bilinsin ki gerçekleri eğip bükerek hiç kimse halkla sanatçı arasına nifak sokamaz”.
Sanatçı Jülide Kural ise şunları söyledi: “Bu ülkedeki sanatçılar olarak muhalefet etmeyi öğrendik. Bizim halkı anlamadığımızı söylüyorlar. Biz her gün halkla buluşuyoruz. Belki bizi alkışlayanların bir bölümü bu hükümete oy veren insanlar. Başbakanın bizim oyunlarımızı seyretmesini çok isterim. Sanatın doğası gereği gelenekçiliğe aykırıdır. Ama bizim çalıştığımız insanlar içinde her görüşten insan var. Muhalefetsiz ülke mi olur!”.
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ise Şehir Tiyatroları’nın özelleştirilmesine ilişkin olarak sert eleştirilerde bulundu. Emine Ülker Tarhan “Satanın içine tükürüyorlar” dedi. Yaptığı yazılı açıklamada ise şu sözlere yer verdi: “Devlet eliyle halkın bayramını yasaklayıp, devlet eliyle dindar nesiller yetiştirmeye, devlet eliyle resimleri duvarlardan birer birer indirmeye, devlet eliyle özel yetkili sır küpünü korumaya, devlet eliyle yargıyı, polisi özel yapıların eline teslim etmeye, devlet eliyle heykel yıkmaya, devlet eliyle dizi filmleri ve parklardaki ağaç altlarını ‘takibe almaya’, kimin ne yeyip içeceğini belirlemeye, sanatın içine tükürenleri yüceltmeye meyilli bir zihniyetten, devlet eliyle sanata destek vermesi beklenemezdi zaten.”
|
|
|
|