İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
(Initiative zur Förderung von Sprache und Bildung e.V.)
ISSN 2194-2668


Die Gaste, SAYI: 26 / Mart-Nisan 2013

Sorumluluk


Nebahat S. ERCAN





    Sorumlu olma, mesuliyet alma, yapılması gerekeni yapma, kısacası sorumluluk alma insanlık açısından büyük önem taşımaktadır. Yapılan tüm işlerin sorumluluk duygusuyla ve de bilinciyle yapılması daha küçük yaşlarda aşılanması gerekmektedir.
    Bilinmesi gereken bireysel, toplumsal sorumluluklar ailelerde başlamaktadır. Çocukların daha dünyaya gözlerini açtıklarında büyüklerin sorumluluklarını yerine getirerek yetiştirdikleri takdirde iyi bir neslin adımları atılmış olur.
    Her yaşta üstlenilmesi gereken görevler vardır. Örneğin çocukların sorumluluğu mu olur gibi bir soru yöneltilebilir; evet her yaşın kendine özgü sorumlulukları vardır. “Yediden yetmişe” hatta daha da küçükten büyüğe bile bu çatıyı genişletebiliriz, ama dar tutmakla şimdilik yetinelim. Bu doğrultuda konuyu ele alırken, SORUMLULAR bilinçli hareket ediyor ve de görevlerinin hakkını vererek yerine getiriyor mu!? sorusunu sormak durumundayız.
    Bakıldığında, dinlenildiğinde herkes sorumluluklarını yerine fazlasıyla getiriyorlar:
    Aileler çocuklarının iyi yetişmesi ve yaşaması için onlara yiyecek, içecek, barınacak olanaklar sağlamanın mücadelesi içindedirler.
    Okula giden çocuk verilen dersleri en iyi bir şekilde öğrenme, öğretmenler öğrencilerini iyi bir şekilde yetiştirme çabasını gösterirler.
    Çalışan emekçilerin işlerinin hakkını vermek, işverenlerin de emeğin karşılığını ödemek isterler. Yöneticiler toplumlarını huzurlu yapmanın yol ve yöntemlerini araştırırlar.
    Fakat ciddi bir inceleme ve araştırma yapıldığında “nemelazımcılık, bana necilik”, yani sorumsuzluluğun çok fazla olduğu görülmektedir. “Gününü gün etme, yalanla ve sahtecilikle köşe dönme” gibi hastalıklı duygu ve düşüncelerin toplumu sardığı gözlenmektedir.
    Anababalar doğru yol gösterici olmazsa ve ilgiyle, sevgiyle çocuğu doyuramaz, yapılmaması gerekene sınır koyarak disiplinli hareket etmeyi öğretemezse, öğretmen öğrencisini kucaklayıp bilgilendirerek iyi yetişmesi için çaba harcamazsa, çalışanı işinin hakkını vermeyip sadece gününü geçirmeyi düşünürse, yetkililer toplumun daha huzurlu olması yolunda hizmet etmezse SORUMLULUKLAR yerine getirilmiş olur mu!?
    Vurdumduymazlıkla ilgili pek çok örnekler verebiliriz: Genelleme çok yanlış olur, ama ne yazık ki toplumun büyük bir kesimi bilinçli bir şekilde görevinin hakkını vererek yapmadığı yaşananlarla görülmektedir. Anababa çocuğuyla ilgilenip ona sevgi vererek saygı, sorumluk duymayı öğretiyor mu!? Yoksa “tüm gün yoruldum, ben şimdi de seninle mi uğraşacağım” diyerek çocuğu kendi kendine yalnız mı bırakıyor. Tabii ki çocuk yalnız kalıp kendi kendine zaman geçirecek ama nasıl olması gerektiğini öğrenmelidir. Sadece televizyon izleme, bilgisayarda oynama gibi çağın aletleri karşısında zaman öldürmek yerine kitap okuma, becerisini, bilgisini artıracak oyunlar oynamaya yönlendirmesi gerekmektedir.
    Her kesimde ve her yerde emek veren, bilinçli hareket eden ve de çocuklarını SORUMLULUK duygusuyla yetiştirenler, işini yapanlar mükafatını bir şekilde görürler.
    Kişilerin daha küçük yaşlarda hakettiğini elde etme yolunu izlemekte zorlanmaktadırlar tabii ki, ama birşeyi başarmak, başarılı olmak için “taşın altına ellerini koyma”yı, sorumluluklar almayı ve de hakkını vererek yerine getirmeyi seçmelidir.
    Çinlilerin gençlerinin “Yiyecek, barınacak kadar para alıyorum, ülkemin gelişmesi için bana düşen görevi en iyi şekilde yapmayı boynumun borcu olarak görüyorum” diyerek görevlerini yaptıklarını açıkladı gezip-gören ve yerinde inceleyen birisi. Demek ki, gelişen toplumların bireyleri SORUMLULUKLARININ bilinciyle hareket ederek uluslarını çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmaktadırlar.
    Bireylerin sorumluluk alması, sorumlulukları bilmesi ve yerine getirme si umuduyla…