|
|
Die Gaste, SAYI: 35 / Ocak-Şubat 2015
|
Dilbilimi ve Dilbilgisi Terimleri
Terim (Al. Fachausdruck; Fr. terme; İng. term; Osm. ıstılah), bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konuyla ilgili özel ve belirli bir anlamı karşılayan sözcüklere denir. Bu yazıda ele alacağımız terimler, bir bütün olarak dilbilimine ve dilbilgisine ilişkin terimlerdir.
Dilbilim Terimleri:
Anadili (Al. Muttersprache; Fr. langue maternelle, langue transmissible; İng. mother language): İnsanın doğup büyüdüğü aile ve soyca bağlı bulunduğu toplum çevresinden öğrendiği ve kişilerle toplum arasındaki ilişkilerde en güçlü bağı oluşturan dil.
Ana dil (Al. Ursprache; Fr. Langue mere; İng. primitive language): Bugün ses yapısı, şekil yapısı ve anlam bakımından biribirinden az çok farklılaşmış bulunan dil veya lehçelerin, kök bakımından bilinmeyen bir tarihte birleştikleri ortak dil.
Anlambilim (Al. Semantik, Bedeutungslehre; Fr. semantique; İng. semantics): Dildeki kelimeleri anlam bakımından ele alan, kelimelerin ses yapıları ile o kelimelerin ifade ettiği kavramlar, yani dilin düşünce yapısı arasındaki ilişkileri inceleyen dilbilimi dalı.
Betik bilimi (Al. Philologie; Fr. philologie; İng. Philology): Dillerin yapısını, tarihsel gelişimini ve birbirleri ile ilişkilerini inceleyen bilim dalı.
Biçimbilim/Morfoloji (Al. Morphologie; Fr. morphologie; İng. morphology): Dilbilimin sözcüklerin biçimini inceleyen bilim kolu. Örnek: Osmanlılaştıramadıklarımızdan mısınız? <Osman+lı+la-ş-tır-a+[bil-]ma- dık+lar+(ı)mız+dan mı+sınız <mı+[i-]sınız!
Dilbilimi (Al. Sprachwissenschaft; Fr. linguistique; İng. linguistics): Dilleri dil bilgisi, söz dizimi (sentaks) ve fonetik gibi çeşitli açılardan yapısal olarak inceleyen bilim dalı.
Dil Edinimi (Al. Spracherwerb, Fr. acquisition du langage; İng. language acquisition): Dilin doğal olarak öğrenilmesi. Kimi araştırmacılar dil edinimini sadece anadili edinimi sürecini açıklamak için kullanmakta ve ikinci dilin edinilmediğini öğrenildiğini öne sürmektedir.
Dilbilgisi/Gramer (Al. Grammatik, Sprachlehre; Fr. grammaire; İng. grammer): Bir dilin ses, biçim ve cümle yapısını inceleyip, kurallarını saptayan bilim dalı.
Kökenbilim/Etimoloji (Al. Etymologie, Wortge-schichte; Fr. etymologie; İng. etimology): Kökenbilim, sözcüklerin aslını, kökenini ve evrimini inceleyen disiplin. Örnek: Bisküvi: Fransızca biscuit, “‘çifte kavrulmuş, iki kez pişmiş kurabiye”. Fransızca bis “iki kez” ve cuit “pişmiş” sözcüklerinin bileşiğidir.
Retorik (Al. Rhetorik; Fr. rhétorique; İng. rhetoric; Osm. belâgat): Söz sanatı; sözün veya yazının anlatım temizliğini, güzelliğini, etkinliğini sağlamak için başvurulan yolları inceleyip kurallara bağlayan sanat.
Sesbilim (Al. Phonologie, Phonemik; Fr. phonologié, İng. phonology, phonemics): Çeşitli dillerdeki sesleri bir bütün olarak inceleyen, bu seslerin nasıl meydana getirildiğini, ne gibi nitelikler taşıdığını, dinleyenin bu sesleri alışını, özet olarak dilin ve bildirişmenin ses yönünü ele alan ve insan dilinin seslerini dil sistemi içindeki görevleri açısından değerlendiren bilim dalı.
Sesbilgisi (Al. Phonetik, Lautlehre; Fr. phonetique; İng. phonetics): Bir dilin seslerini; oluşmaları, boğumlanma özellikleri, kelimelerdeki sıralanışları, yüklendikleri görevler ve uğradıkları çeşitli değişmeler açısından inceleyen gramer dalı.
Sözdizim (Al. Syntax, Satzlehre; Fr. syntaxe; İng. syntax): Tamlama, tümce, tümcemsi gibi çeşitli yapıların ilke ve kurallarının incelenmesi.
Dilbilgisi Terimleri:
Adıl/Zamir (Al. Pronomen, Fürwort; Fr. pronom; İng. pronoun; Osm. zamir): Cümlede varlıkların adları yerine kullanılabilen ve adların yerine getirdiği tüm işlevleri yerine getirebilen isim soylu sözcük. Şahıs zamirleri: Ben, sen, o, biz, siz, onlar. İşaret zamirleri: bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar. Soru zamirleri: hangisi, kim, ne, neyi, neden. Belirsizlik zamirler: biri, birisi, başkası, herkes, kimse vb..
Bağlaç (Al. Konjunktion, Bindewort; Fr. conjunction; İng. conjunction; Osm. rabıt): Söz içinde iki kelimeyi, aynı değerde iki cümle unsurunu, iki yargıyı birbirine bağlayarak aralarında çeşitli yönlerden ilgiler kuran ve söz içindeki iki kavram veya düşünceyi bütünleştiren görevli sözcükler. Örnek: ve, ya da, veya, ile, ama, de (da), ancak, belki, çünkü, eğer, meğer, nasıl ki, ne ... ne..., öyle vb..
Belirteç/Zarf (Al. Adverbium, Umstandswort; Fr. adverbe; İng. adverb): Bir fiilin, bir sıfatın ya da bir zarfın anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, soru kavramları bakımından etkileyen sözcük. Genellikle fiile yöneltilen neden, ne zaman, nereye, ne kadar ve nasıl sorularının yanıtlarını oluştururlar.
Bilişsel (Al. Kognativ; Fr. cognitive; İng. cognitive): Bilişle ilgili, zekânın işleyişiyle ilgili.
Eylem/Fiil (Al. Verb, Verbum, Zeitwort; Fr. verbe; İng. verb; Osm. fiil): Varlıkların yaptığı işi, hareketi, oluşu çeşitli ekler alarak şahıs ve zamana bağlı olarak anlatan sözcük.
Eylemlik/Mastar/İsim-fiil (Al. Infinitiv; Fr. İnfinitif; İng. İnfinitive): Fiil kök ve gövdelerinin cümlede isim görevinde kullanılan durumu; fiilin isim gibi kullanılması; isim gibi kullanılan fiil. Örnek: Otur-mak, incele-mek, bilme-mek, yorul-ma, dinle-me, anlama-ma vb..
İlgeç/Edat (Al. Partikel, Nachstellung; Fr. postposition, particule; İng. postposition, particle) ya da (Al. Präposition-Voranstellung; Fr. Préposition; İng. Preposition): Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilgisi kurmaya yarayan yardımcı sözcükler. Edatların tek başlarına anlamları yoktur; ancak diğer sözcüklerle birlikte, cümle içinde görev kazanırlar. Örnek: gibi, göre, için, karşı, karşın, öte vb..
Nesne (Al. Objekt, bestimmtes näheres objekt; Fr. complement d’objet direct, objet; İng. direct object, object): Cümlede öznenin yaptığı iş ve eylemden doğrudan etkilenen öğedir. Yüklem “ne”, “neyi” ve “kimi” soruları sorularak bulunur.
Özne (Al. Subjekt, Satzgegenstand; Fr. sujet; İng. subject; Osm. Fail, müpteda, müsnedünileyh): Bir cümlede bildirilen işi yapan, yüklemin bildirdiği durumu üzerine alan kimse veya şey.
Önad/Sıfat (Al. Adjektiv, Eigenschaftswort; Fr. adjectif; İng. adjektive): Bir adı, nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımından niteleyen, belirten sözcük.
Tanımlık (Al. Artikel, Fr. article, İng. article; Osm. harfitarif) Addan önce gelerek onun belirli olduğunu gösteren harfler, elif ve lam harfleri, harfitarif.
Tümleç (Al. Ergänzung Objekt; Fr. complément, İng. complement, object; Osm. mef’ul, mütemmim): Cümle içindeki yüklemin anlamını çeşitli yönlerden tamamlayan öğelere verilen ad.
Ünlem (Al. lnterjektion, Aussruf, Empfindungswort; Fr. interjection,· İng. interjectioin; Osm. nidâ): Sevinç, üzüntü, kızgınlık, korku, şaşkınlık gibi duyguları belirten, doğa seslerini yansıtan ya da bir kimseyi çağırmak için kullanılan sözcükler. ah!, ay!, ey!, ya!, hah!, o!, vah!, eh!, hay hay!, vay!, of!, uf!, pöh! vb..
Yüklem (Al. Prädikat, Satzaussage; Fr. predicat; İng. predicate): Cümlede hareketi, olayı, işi, yargıyı bildiren, fiil çekimine girmiş kelimenin cümle bilgisindeki adı. Cümlenin bütün öğelerini kendine bağlayan temel öğe durumundaki yüklem, fiil veya isim soylu bir sözcük olabilir.
|
|
|
|