İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
(Initiative zur Förderung von Sprache und Bildung e.V.)
ISSN 2194-2668


Die Gaste, SAYI: 36 / Mart-Nisan 2015

Entegrasyon Kursunun 10 Yılı:
Bir Başarı Öyküsü mü?
[10 Jahre Integrationskurse: Eine Erfolgsgeschichte?]




Prof. Dr. Christoph SCHROEDER
Natalia ZAKHAROVA





    1 Ocak 2005’de Almanya'da Yabancıların İkamet, İstihdam ve Entegrasyon Yasası (AufenthG) yürürlüğe girdi. 13 Aralık 2004 tarihli Entegrasyon Kursu Yönetmeliği’yle (Integrationskursverordnung/ IntV) birlikte bu yasa göç ve entegrasyon politikaları için belirleyici bir adım olmuştur. Böylece Almanya’da ilk kez merkezi, tek tip ve hukuki bağlayıcılığı olan bir entegrasyonu özendirmede kavramı (AufenthG § 43) uygulamaya sokuldu. Bu tarihten itibaren yaklaşık bir milyon kişi entegrasyon kurslarına katıldı. Bilanço, bir başarı öyküsü gibi geliyor.
    Entegrasyon kursları öncelikle 600 saatlik bir dil kursundan oluşuyor. Buna ek olarak Almanya’daki toplumsal yaşamı tanıtan (Alman hukuk sistemi, tarihi ve kültürü yanında din özgürlüğü, hoşgörü ve eşitlik gibi değerleri) 60 saatlik yönlendirme kursu bulunmaktadır. Ayrıca, farklı gereksinimleri ve farklı durumları olan göçmenler için (ebeveynler ya da Almanya’da uzun süredir yaşayan göçmenler için okuma-yazma kursları gibi) özel kurslar verilmektedir. Bu özel kurslar toplam 960 saat tutmaktadır.
    Tüm kursların ortak noktası, Almanya’daki yaşam hakkındaki bilginin yanı sıra, öncelikle “yeterli Almanca bilgisi”ni (Avrupa Dil Düzeyi Ortak Çerçeve Programı’nda B1 düzeyine karşılık gelen, bkz. § 3 IntV.) vermek için tasarlanmış olmalarıdır. Kurslar "Göçmenler İçin Almanca Testi"1 ile sona erer. 2013 itibariyle bu kurslara katılanların çoğunluğu Polonyalılar (%11) ve Türklerdir (%8). Onları Romanyalılar, Bulgarlar, Suriyeliler, Yunanlılar ve İspanyollar takip etmiştir. Bunların içinde göç kökenli Almanların oranı yaklaşık %4’dür.2
    Bugüne kadarki kursiyerlerin sadece %40’ı kursa katılım zorunluluğuna (yeni göçmenler, ALG II alanlar ya da 2005 yılından önce göç edenler-bkz: § 44a AufenthG) sahipti. Bunlara, öncelikle dil becerileriyle ilgili olarak “entegrasyona muhtaç” olarak değerlendirilenler de (bkz: § 44a AufenthG) dahildir. Testi geçmeleri, örneğin oturumlarının uzatılması, oturma izni ya da vatandaşlığa geçme öncesi zorunlu oturum süresine etkide bulunması gibi hukuki sonuçları doğabilmektedir. Zorunlu katılıma uymayanlar değişik yaptırımlara (işsizlik parasının kesilmesi, entegrasyon kursunun bedelinin ödenmesi, para cezası ya da sınır dışı edilme) maruz kalırlar. Buna karşılık kursiyerlerin %60’ı katılım hakkına sahip olmakla beraber gönüllü olarak katılımda bulunmuşlardır.4
     
    Merkezi Örgüt Olarak BAMF
     
    Entegrasyon kursları Göç ve Mülteciler Federal Dairesi (BAMF) tarafından koordine edilmekte ve denetlenmektedir. BAMF, entegrasyon kursları ve bitirme testlerini gerçekleştiren özel ve kamusal kurumlara onay belgesi veriyor ve denetimlerini yapıyor, ders planlarını ve onaylanmış öğretim materyallerini yayınlıyor. Son olarak, ama diğer görevleri kadar önemli olan entegrasyon kursları ve katılımcı istatistiklerini düzenli olarak yayınlıyor.
    Entegrasyon kurslarının farklı yanlarından biri de katılımcıların çeşitliliğidir. Katılımcılar, sadece geldikleri yer, eğitim düzeyleri ve dilsel önbilgileri açısından değil, aynı zamanda vatanlarından ayrılma nedenleri ve Almanya’ya göç etmeleriyle ilgili planları açısından da farklılık gösteriyorlar. Bazıları gönüllü olarak katılırken, diğerleri katılım yükümlülüğüne sahiptirler ve “yeterli Almanca bilgisi”yle testi tamamlayamazlarsa hukuksal sonuçlarına katlanmak zorundadırlar. Tüm katılımcılar tek tip ders planına, büyük ölçüde aynı ders kitaplarına ve aynı bitirme sınavlarına tabidirler.
    Bu yüksek ayrışıklık, özel ders programlarını ve dil öğrenim yöntemlerini gerektirmektedir. Entegrasyon kurslarının hazırlık aşaması yıllarında dilbilimci Utz Maas ve Ulrich Mehlem ilginç bir öneride5 bulundular: Almanya son derece yaygın yazıya dayanan bir ülkedir. Bu nedenle göçmenlerin toplumsal hayata katılabilmeleri, yani entegre olabilmeleri için özellikle yazılı Almanca iletişim becerisi elde etmeleri gereklidir. Kurslar öncelikle buna yönelik olmalıdır. Bu konuda herhangi bir tartışma olmaksızın BAMF, Goethe Enstitüsü’ne bir bilirkişi raporu daha hazırlattı.6 Bu rapora göre, kurs katılımcıların gereksinmesi özellikle sözlü iletişimdi. Bu rapor, 2008’de yayınlanan müfredat çerçeve programında (Rahmencurriculum für Integrationskurse Deutsch als Zweitsprache) yer aldı.
     
    Entegrasyon Kursları Ne Kadar Başarılı?
     
    Yüksek çeşitlilik ve sürekli değişim gösteren gruplardan edinilen deneyimlerin ne olduğunu bilmiyoruz. Federal Daire programı tartışmaya açmıyor ve değerlendirmiyor. Test sonuçlarına dayanan bir değerlendirme de benzer sorulara yol açıyor. Kursların başlangıç döneminde, 2006 yılında, Rambøll Yönetim Enstitüsü, kurum dışı bir bilirkişi raporu7 hazırlaması için görevlendirildi. Rapor, kursiyerlerin 600 saatte yaklaşık yarısının teste öngörülen B1 düzeyine (“yeterli Almanca bilgisi”) ulaşabildiğini işaret etti. Bunu başarabilenlerin çoğunun eğitim düzeyi yüksekti ve zaten bir ölçüde Almanca bilgisine sahiptiler.
    Bu, şu yoruma yol açar: Eğitime uzak olan ve kurslara en çok gereksinim duyan göçmenler kurslardan en az yararlanabilenlerdir. Zaten eğitimli ya da Almanca bilgisi olduğu için başarıyla Almanca öğrenecek olanlar başarılı oldular. Bugüne kadar bu durumda bir değişiklik oldu mu?
    2013 yılında kursiyerlerin %58’i “yeterli Almanca” bildiklerini gösteren bir belgeyle kursu tamamladı (“Avrupa Dil Düzeyi Ortak Çerçeve Programı”na/GER uygun olarak B1 seviyesi). %33’ü ancak “basit Almanca bilgisi”ne (GER’e uygun olarak A2 düzeyi) ulaşırken, diğerleri bunun da altında kaldılar.8
    Bu durumda, sınavda hedeflenen B1 düzeyine ulaşan katılımcıların sayısı 2006’dan çok daha fazla değildir. Değişen sadece A2 düzeyinde ikinci bir yeterlilik düzeyinin uygulamaya sokulmuş olmasıdır. Ancak bu düzey olası yasal yaptırımları önlemek için yeterli olmadığı için herhangi bir değere de sahip değildir. Ayrıca BAMF’da bu sürede kurum dışında bilirkişi raporu hazırlatmaktan vazgeçti. Kurslar artık bağımsız olarak değerlendirilmiyor.
    2006 yılındaki bilirkişi raporu, öncelikle özel ihtiyaçları olan kursiyerler için hedeflenen kursların gerekli olduğuna işaret etmişti. Bunlar, 2006 yılında tüm entegrasyon kurslarının %10’unu oluştururken, bugün %20’sini oluşturuyor. Bunun ihtiyacı karşılayıp karşılamadığı belirsizdir. Ekonomik olarak düşünmek zorunda olan kurs sağlayıcıları, özel kursların artan örgütlenme ve tasarım giderleri ile artan maliyetler nedeniyle zorlanıyorlar. Bunlar BAMF’tan ders ve kursiyer başına 2,94 € alıyorlar. Buna uygun olarak kursları doldurmak zorundalar. Genellikle sadece yarı-zamanlı personeli öğretim elemanı olarak işe alıyorlar. Bunlara ders başına 20 ila 25 € ödeniyor. Bu da istikrarsız çalışma koşullarına yol açıyor.
     
    Dil Kursu mu? Entegrasyon Kursu mu?
     
    Ama entegrasyon kurslarına ilişkin eleştirel bir değerlendirme, onlara sadece dil kursları gözüyle bakmakla yetinemez. O halde onları entegrasyon kursu olarak nasıl değerlendireceğiz?
    Kuşkusuz, şimdi, entegrasyon kurslarının faaliyete geçmesinden öncesine göre daha çok göçmen Almanca bilgisi ediniyor. Ama bu ne kadar etkili? Bu kurslar, göçmenleri ekonomik olarak kendine yeterli hale getirerek, Federal Cumhuriyet'teki toplumsal yaşama daha fazla katılımları için onlara daha çok mu yardımcı oluyor? Ve böyle ise, “yeterli Almanca bilgisi” belgesini başka bir biçimde elde edemeyeceklerinden mi kaynaklanıyor? Bu sorular yanıtsız kalıyor. Belki böylesine genel olarak yanıtlanmaları da olanaklı değil. Çünkü "başarılı bir entegrasyon”u sağlayan pek çok etmen var. Burada dil, kilit işlevine sahip, ama kesinlikle tek kilit değildir.
    Bir devletin göçmenlere Almanca ve yönlendirme kursu hakkı güvencesi vermesi büyük bir ilerlemedir ve öyle de kalacaktır. Ama öte yandan Almanya bu kursları dil kursu olarak değil de, entegrasyon kursu olarak tanımlamakla ve kursun sonuçlarını kesin yaptırımlara bağlama olanağını elinde tutarak çok önemli sorumluluklarının birinden çekilmiş oldu: “Entegre olma” sorumluluğunu göçmenlere devretti. Ve devletin gözünde “entegrasyon”, herşeyden önce “ölçülebilir” biçimde Almanca öğrenme zorunluluğu anlamına geliyor.
    Tamamına bakıldığında dilsel desteğinin merkezi yönetimi, kursların çok yönlü ve değişken olması için çok az olanak tanıyor. Katılımcıların son derece farklı koşullarına ve gereksinimlerine karşın yüksek düzeyde standartlaştırma konuluyor. Gerçekten gereksinimi olanlar bundan yararlanıyor mu? Açık olan, yetkililerin bu çok önemli soruyu sormayışlarıdır.
     




   Dipnotlar:
    1
Bu testler Goethe Enstitüsü ve Alman Yetişkin Eğitimi Derneği’nin yan kuruluşu olan Telc GmbH tarafından geliştirilmiş ve 2009 yılından bu yana ülke çapında kullanılmaktadır.
    2
Bericht zur Integrationskursgeschäftsstatistik des Bundesamts für Migration und Flüchtlinge (BAMF) für das Jahr 2013.
    3
İlkesel olarak, Almanya’da her yabancı ticari amaçlarla, aile birleşimi ya da insani nedenlerle sürekli ikamet ve bir seferlik oturma izni alır. Aynı biçimde etnik olarak Alman olanlar ile aileleri ve diğer Alman vatandaşları, “Almanca yeterli bilgiye sahip ve özellikle entegrasyon ihtiyacı olmayanlar” bu hakka sahiptir. Bkz. § 4 IntV, § 44 AufenthG.
    4
Bericht zur Integrationskursgeschäftsstatistik des Bundesamts für Migration und Flüchtlinge (BAMF) für das Jahr 2013; § 8 Abs. 3, § 9 Abs. 2 Satz 1 Nr. 7 und 8, § 9a Absatz 2 Satz 1 Nummer 3 und 4 AufenthG sowie § 10 Abs. 3 des StaaG.
    5
Qualitätsanforderungen für die Sprachförderung im Rahmen der Integration von Zuwanderern, IMIS- Beiträge, Heft 21/2003.
    6
Konrad Ehlich, Recherche und Dokumentation hinsichtlich der Sprachbedarfe von Teilnehmenden an Integrationskursen-InDaZ, 2007.
    7
Evaluation der Integrationskurse nach dem Zuwanderungsgesetz, 2006.
    8
Bericht zur Integrationskursgeschäftsstatistik des Bundesamts für Migration und Flüchtlinge (BAMF) für das Jahr 2013.