|
|
Die Gaste, SAYI: 6 / Mart-Nisan 2009
|
Meslek Eğitimine Geçiş ve Göçmen Gençlerin Konumu
Cem Organ
Meslek öğrenmenin ve öğrendiğiniz meslekte çalışmanın ne kadar önemli olduğunu çoğumuz biliriz. Bunun önemini, ekonomik krizin dünyamızı vurduğu bu günlerde en yoğun şekilde hissedenler ise sanırım işsiz olanlar ya da işsiz kalma korkusuyla işlerine gidenlerdir. Bunları yazarken nedense televizyonlardaki bir reklamlarda gördüğüm ve elindeki çekiç ile “Iş olmazsa, aş olmaz” diye haykıran kadın geldi aklıma. Bu söylem değilmidir ki bizi sevdiklerimizden koparıp buralara getiren....!
Almanya’ya Türkiye’den göçün geçmişi 40 yıldan fazla oldu. Bu süre içinde bir çok şey değişti. Bu değişimi görsel olarak en iyi şekilde geçmişte kalan bazı fotoğraflara veya filmlere bakınca anlıyoruz. Doktor muayeneleri, tahta bavullarla tren istasyonlarına ilk gelişler, ilk alınan otomobiller ve tabi ki vatana yapılan uzun tatil yolculukları….. Çoğumuz bu konuları işleyen filmleri unutamadığımız gibi, bu bilmleri izledikçe hala keyifleniriz. Elbette çizdiğim bu tablo göç sürecinin tatlı hatıraları. Ama yaşamın her bölümünde olduğu gibi bu sürecin de bir sancılı, bir hüzünlü tarafı da var. Hastalıklar, ayrılıklar, ölümler vs…
Göç sürecinde değişime uğrayan en önemli olgulardan biride dünya ekonomisindeki gelişmelere bağlı olarak değişen ekonomik şartlar ve bu şartların etkisindeki iş olanakları. Bu değişimi, 30 yılını Almanya’da geçirmiş ve Türkiye’de liseyi bitirmiş biri olarak özetlemeye çalışayım:
Göç sürecinin başlangıcındaki Alman ekonomisi ikinci dünya savaşı sonrası büyük bir patlama yaşamış ve kalkınma sürecine girmişti. Gelişen ekonomiyle birlikte iş gücü ihtiyacı belirdi. İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanis-tan’dan getirilen iş gücü bu ihtiyacı kapatmaya yetmedi. Türkiye ile yapılan sözleşmeler çerçevesinde çalışmak üzere Almanya’ya insanlarımız geldi. Gelen insanların çoğunda mesleki vasıflar ve Almanca dilinde yeterlilik aranmadı ve gelen insanların iş bulamama problemi olmadı.
Sanırım siz de benim bu görüşlerime katılacaksınız. Tabi ki göç sürecinde yaşadığımız ekonomik, sosyal, kültürel gelişimle birlikte içinde bulunduğumuz koşullar da değişti. Bu koşullardan etkilenen kesimlerin başında göçmenler ve öncelikle de Türkiye kökenli göçmenler oldu. Günümüzdeki değişimleri özetlersek aşağıdaki saptamaları yapmamız mümkün olabilir:
1. Önceleri belirli bir birikim yapmak için gelen insanlar burada kalıcı oldular...
2. Burada doğan çocuklar Alman eğitim sisteminden geçip meslek/iş sahibi olmayı amaçlıyorlar...
3. Ekonomideki değişim, teknoloji gelişimi ve küreselleşme uzman eleman gereksinimi doğurdu. Kalifiye olmayan elemanların iş bulma olanakları kısıtlandı; bir başka deyişle, iş olanakları azalırken insan kaynakları arttı...
4. Oluşan bu rekabet ortamından en çok etkilenen kesim, konumları gereği Türkiyeli göçmenler oldu.
Yazımın bu bölümünde ana konumuz olan bu gelişmeyi biraz açmak istiyorum. Bunu yaparkende amacım, gençlerimizin günümüzdeki “meslek eğitimi” konumunun daha iyi anlaşılmasına katkı sunmak ve böylelikle üretilecek çözümlere yardımcı olmak.
Okuldaki başarının ve okul çıkışlarında alınan diplomaların meslek yeri bulmada, meslek öğrenimini başarı ile bitirmede ve iş yeri bulmada ne kadar önemli olduğu bilinmekte. Peki bizim gençlerimizin okul başarıları, meslek eğitimi yapma ve iş bulma konumları nedir, buna bir göz atalım:
· Göçmen gençlerinin Kuzey Ren Westfalya’da en yoğun şekilde gittikleri okullar sırasıyla “Hauptschule” “Förderschule” ve “Gesamtschule”dir. “Realschule” ve “Gymnasium”lardaki katılım oranımız Almanlarla karşılaştırdığımız zaman çok düşük bir oranda.
· Okul diplomalarına bakıldığı zaman, diploma almadan okulu terketme, “Hauptschule” ve “Realschule” diplomaları bizim gençlerimizin genellikle aldıkları diplomalar. Üniversiteye gitmek veya iyi bir meslek yeri bulmak üzere alınması gereken “Fachabitur” ya da “Vollabitur” gibi diplomalardaki başarı oranı düşük bir seviyede. Bu yetersizliğe, üniversite öğrenimi gören gençlerimizi de ekleyebiliriz.
· Okullardaki mesleki hazırlık yetersiz. Meslek seçimlerinde geç davranıyorlar, kendilerine uygun meslekleri seçmede sorunlar var ve az sayıda meslek dalına yoğunlaşıyorlar. Meslek egitimi yapanların (göçmenler) %43’ü sadece 10 meslek dalında yoğunlaşıyor.
· Yabancılarda meslek eğitimi görenlerin oranı gittikçe azalmakta: %34 (1994), %28 (2002), %25 (2005). Almanlarda bu oran %65 (2005). Diplomaları daha iyi olmasına rağmen, göçmen kökenli kızların meslek öğrenimine katılım oranı erkeklere göre daha az. Meslek eğitimi yapan göcmenlerin %39 Türk, bu grupta son 3 senede %11’lik bir azalma var.
· İşverenlerin sınavlarında başarısız kalıyorlar
· Meslek öğrenimini yarıda bırakma üst düzeyde
· Iş bulma oranları daha düşük, işsizlik oranı daha yüksek (meslek eğitimi öncesi ve sonrası)
Tabi ki bu verileri daha da derinleştirmek mümkün. Fakat yukarıdaki veriler, göçmen gençlerinin okul ve eğitim durumları üzerinde bir fikir edinmemize yeter. Sonuç olarak, genel durum hiç iç açıcı değil. Sadece dört gençten birinin meslek eğitimi görmesi, yeni entegrasyon araştırmalarının yayınlandığı bu günlerde arzu edilen bir şey olmasa gerek.
Bu gelişmeye paralel olarak işverenlerin gençlerden beklentileri de yükseldi. İyi karnenin ve bitirilen okulun önemi, ders dışı yetenek alanlarındaki başarı, bilinmesi gereken belli bilgisayar programları, seçilen meslek alanlarının kişiye uygun olması ve gençlerin edinmek istedikleri meslek alanında staj yapmış olmaları mesleğe geçisteki süreçte iyi bir hazırlık yapılmış olunmasını gerektiriyor. Bir de buna aileden verilen desteğin yetersizliğini ve meslek eğitimi yerlerinin ihtiyacı karşılamaması gibi faktörleri de eklersek, içinde bulunulan durumun ne kadar zor olduğu ortaya çıkmış olur.
Elbette bunu yazarken amacım durumun ne olduğunu anlatmak kadar alınması gereken tedbirleri de sıralamaktı. Son bölümde de bu konuya yönelmek istiyorum. Burada iki olguyu göz önünde bulundurmakta yarar var;
Bunlardan birincisi, göçmen gençlerin bazı konularda eksiklikleri olduğu kadar yeteneklerinin de bulunduğudur. Potensiyellerin algılanıp kullanılmasında yarar var. İkincisi ise, göçmen gençlerinin başarılı olabileceğini gösteren uzman elemanlar, toplumun bir çok kademesinde başarıyla görev yapmakta.
Sonuç olarak yukarıdaki saptamalardan haraketle göçmen gençlerinin meslek katılımlarını destekleyici önlemlerin alınmasında aşağıdaki faktörlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir:
Göçmen kökenli gençlerin gördükleri meslek öğrenimi, ne sahip oldukları potansiyeli ne de ilgi alanlarını yansıtıyor. Bu iş gücünün kullanılması, sonuç olarak tüm toplumun yararınadır. Bunun da yolu, göçmenlere bakış açısını değiştirecek ve entegrasyonu sağlayacak önlemlerden geçer. Bu önlemler öncelikli olarak uygulanmalıdır. Gereken her türlü finansal kaynak ve toplumda katmanlar arasında dayanışma sağlanmalıdır.
Öğrencilerin sahip oldukları etnik ve kültürel yapı da dikkate alınarak, mevcut okul ve öğretim konseptlerinin değiştirilmesi, PISA araştırmasına göre zorunlu hale gelmiştir.
Fırsat eşitliği ve toplumsal uyum adına, meslek öğreniminin önündeki engeller kaldırılmalı ve göçmenlerin sahip olduğu potansiyelin işletmeler tarafından kullanımı kolaylaştırılmalıdır.
Göçmen kökenli gençlerin sürekli bir şekilde dışarıda kalmasını engellemek için okuldan mesleğe geçiş döneminde bu gruba uygun teşvik tedbirleri gereklidir.
Meslek eğitimi veren işletmeler, okullar, gençler, veliler ve göçmen örgütlerinin işbirliği önemli bir başarı faktörüdür.
|
|
|
| |