Die Gaste, SAYI: 9 / Eylül-Kasım 2009

Almanya Türkçesi


Dr. Hakan AKGÜN




    Bu yazımı son günlerde dikkatimi çeken Almancadan Türkçeye yapılan çevirilerle ilgili endişelerimi dile getirmek ve “Die Gaste” okurlarıyla tartışmak amacıyla yazıyorum.
    Bilmiyorum, göçmenlere onların anadillerinde seslenme çabalarıyla birlikte yaygınlaşan çevirilerin düşük dil seviyeleri sizin de dikkatinizi çekti mi? Ben bunu içler acısı bir durum olarak değerlendiriyorum. Acaba abartıyor muyum? Vereceğim örneklerle bu görüşümü somutlaştırmak, durumu niye içler acısı olarak değerlendirdiğimi dile getirmek istiyorum.
    Aşağıdaki örnekte görüldüğü gibi artık birçok çeviride Türkçe harfleri üreten tuş programlarının kullanılması bile gerekli görülmemektedir.
    Artık her bilgisayar sistemlerinde çeşitli dillerdeki harf ve işaretleri üreten programların var olduğunu ve bir kaç tıklamayla bunun her kullanıcı tarafından kolayca değiştirilmesinin olanaklı olduğunu düşünürsek, bir hastanede Türkiye kökenli hastalara yönelik yapılan bu çevirinin baştan sağma bir anlayışla, o kuruluşta çalışan sözüm ona iki dilli bir görevliye yaptırıldığını tahmin edebiliriz. Çünkü bu çeviride yanlış yapılabilecek herşey yapılmıştır. Hem Türkçeye özgü ı, ç, ğ, ş harfleri tamanen gözardı edilmiş hem de birçok sözcük Türk Dil Kurumu‘na inat bir şekilde yanlış yazılmıştır. Örneğin Türkçede hastaların tedavi edildiği yer hastanedir “Hastahane” değil. Aynı şekilde teşvik sözcüğünün “teşfik” olarak yazılmadığı da Türk Dil Kurumunu internet sayfasındaki (http://tdk.gov.tr/) yazım kılavuzu aracılığıyla öğrenilebilinir. Bu örnekte görülen hataların bir diğeri ise Almanca metindeki söylemlerin Türkçeye yalnış çevrilmiş olmasıdır. Örneğin Almanca metindeki “Aus diesem Grund wurde ein Beschwerdemanagement in unserem Hause eingeführt.” cümlesi Türkçeye ‚ “Bundan dolayi evimizde bir Sikayet Yönetimi ithal edildi.” şeklinde çevrilmiştir. Bu cümlede doğru olan bir yan bulmak gerçekten çok zor. Almanca metinde dile getirilmek istenen “Bu nedenle kurumumuzda bir şikayet makamı kurulmuştur.” şeklinde çevirilmeliydi. Bu anlam yanlışlığının nedeni, sanırım Almanca ‚ “einführen” fiilinin bir sözlükte Türkçe karşılığının bulunarak, aynen aktarılmasından kaynaklanmaktadır. Fakat burada bu fiilin Türkçede “ithal etmek” karşılığının yanısıra “başlatmak, kurmak” anlamına da gelebileceği düşünülmemiştir. Ayrıca yazım, yazılım ve çeviri hatalarının yanında bu tek cümleye sığdırılan bir başka hata da ithal etmek fiilinin yanlış halde kullanılmasıdır. Çünkü bir yerden bir yere bir şey ithal edilir, bir yerde (evimizde) değil.

Die Gaste

Die Gaste
    Yukarıdaki çeviriyi Almanya‘daki okullarda anadil derslerinin geçmişte baştan sağma ve gönülsüz olarak düzenlenmesinden doğan olumsuz sonuçların bir örneği olarak gösterebiliriz. Bu nedenle Almanya‘daki ikinci ve üçüncü kuşak iki dilli değil, iki yarım dilli olarak yetiştirilmiş ve yetiştirilmektedir.
    Peki ya belli bir resmiliği olan ‚Zeitbild‘ yayım evinin Almanya Federal İçişleri Bakanlığının desteğiyle yayımladığı “ALMANCA ÖĞRENIN ALMANYA’YI TANIYIN” başlıklı bröşürün profesyonel çevirmenlerce yapılmış çevirisindeki yazım ve işaret hatalarına ne dersiniz? Profesyonel çevirmenlerin her iki dili iyi derecede bilmesini beklemek çok mu abartılı bir tutum? “Koca”nın özel isim olup olmadığını ve “ç” harfiyle mi yoksa “c” harfiyle mi yazıldığını bilmiyorsa, araştırarak doğru şekilde yazmalarını bu pahalı tercüme bürolarının çevirmenlerinden beklemek yersiz bir beklenti mi? Ya da Bulgar sözcüğünün özel isim olduğu ve büyük harfle başlaması gerektiği gibi daha bir çok hatayı bu çeviride bulmak mümkün. Ben burada bütün hataları dile getirmek ve yazımı gereksiz yere uzatmak istemiyorum. Onun için yalnızca birkaç hataya dikkati çekmekle yetineceğim. Bu tür yazılar ilgili yüksekokulların çeviri tekniği derslerinde yapılmaması gereken yanlışları içeren örnekler olarak kullanılmalıdır.

Die Gaste

„Veliler entegrasyon kursuna katılmamdan koçam ‘da çok memnun.

Eskiden her yere benimle beraber gelmek zorundaydı – şimdi herşeyi kendim yapabiliyorum: doktora gitmek, resmi dairelere telefon etmek, çocuklarla dikte çalışmak ve öğretmenleri ile konuşmak. Dersde benzer şeylere ilgi duyan bir çok bayanlarla tanışdım – bir bulgar hanımla başlayan arkadaşlığım bu güne kadar çok güzel bir şekilde sürüyor. Onun’la entegrasyon kursun’dan sonra ikinci bir almanca kursuna’da katıldım.” Kaynak: http://www.zeitbild.de/ wp-content/ uploads/ 2009/07/ Elternmagazin_Tuerkisch.pdf

„Darüber, dass ich den Elternintegrationskurs besucht habe, ist auch mein Mann sehr froh.

Früher musste er immer überall mit hingehen – heute kann ich alles alleine machen: zum Arzt gehen, mit Behörden telefonieren, mit meinen Kindern Diktate üben und, mit ihrer Lehrerin sprechen. Im Unterricht habe ich viele Frauen kennen gelernt, die ähnliche Interessen haben wie ich – eine Bulgarin ist bis heute eine gute Freundin für mich. Mit ihr habe ich nach dem Integrationskurs auch einen zweiten Deutschkurs besucht.“

   
    Resmi Alman kuruluşlarının pahalı tercüme bürolarına yaptırdıkları ve hatalarla dolu çevirilerden bir diğer örnekte aşağıdadır.
    Ben Türkçede “başnot” diye bir şey duymadım. Ayrıca Türk Dil Kurumunun yazım kılavuzunda “ayreten” diye bir sözcük yok fakat “ayrıca” diye bir sözcük bulunmakta. Aşağıdaki bir iki satırını aldığım Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Eğitim Bakanlığının velileri okul kanununda yapılan değişiklikler hakkında bilgilendiren yazısının çevirisinde daha bir çok hatayı bulmak mümkün. Örneğin “şimdiki zaman” söylemiyle dile getirilmek istenen “günümüzde” olarak, “sosyal yetki” olarak çevirilen söylem ise “sosyal beceri” şeklinde çevirilmeliydi.

Karnede çalışma tutumu ve sosyal davranışı için notlar ("Başnotlar").

İlerde çocuğun çalışma tutumuna ve sosyal davranışına "pek iyi", "iyi", "orta" ve "yetersiz" notları verilecek. Gerektiğinde karneye tamamlayıcı bir nitelendirme yapılacak. Ayreten karnede bir not alanında öğrencinin okul içi veya dışı göstermiş olduğu angajman değerlendirilecek. Şimdiki zamanda genel bilginin yanında sosyal yetkiye sahip olmak, başarılı bir eğitim ve meslek hayatı için şart olduğu için, eğitimde buna uyarlanacak. Kaynak: http:// www.schulministerium.nrw.de/ BP/ Schulrecht/ Gesetze/ SchulG_Info/ Wichtige_Punkte__tuerkisch_.html

- Noten für das Arbeitsverhalten und für das Sozialverhalten auf Zeugnissen ("Kopfnoten").

Das Arbeitsverhalten und das Sozialverhalten der Schülerinnen und Schüler wird künftig in den Notenstufen "sehr gut", "gut", "befriedigend" und "unbefriedigend" bewertet und, gegebenenfalls durch eine ergänzende Beschreibung, auf den Zeugnissen entsprechend dokumentiert werden. Auf dem Zeugnis wird künftig zudem in einem Bemerkungsfeld besonderes schulisches oder außerschulisches Engagement der Kinder gewürdigt. Soziale Kompetenzen gehören heute neben dem Wissen zu den Grundvoraussetzungen für das erfolgreiche Durchlaufen des Bildungs- und des Berufswegs. Das Bildungswesen muss an diese Anforderungen entsprechend angepasst werden.

    Türkçemizin içler acısı kullanımını, daha açık şekilde söylemek gerekirse, tecavüzünü gözler önüne seren son bir örnekle yazımı sonlamak istiyorum. Aşağıdaki örnekte de birinci örnekte olduğu gibi Türkçeye özgü harfler kullanılmamış olup, birçok cümle yanlış çevrilmiştir. En çarpıcı yanlışlık ise bir Katolik kilisesinin göçmen ve özellikle Müslüman gençlere yönelik uygulamak istediği bir kılavuzluk projesini tanıtım yazısındaki Almanca “Patinnen/Paten” sözcüğünün “Vaftiz insanlarimiz” olarak dini anlamda çevrilmiş olmasıdır. Bunu okuyan müslüman anne babaların coşkusunu artık siz düşünün.
   
Vaftiz insanlarimiz iylik amacli,hem özenli, yeri geldiginde tenkitli, yani kritik bakis acisiyla, genclerimize is veya staj yeri arayisinda destek vermek istiyenlerdir. Güvenilir bir sahiz olarak,genclerimizin öz güvenini güclendirip, okul hayatindan is hayatina adim atarken, yanlarinda bulunarak, manevi yardim vermis oluyorlar. Patinnen / Paten sind Menschen, die Jugendlichen zur Seite stehen und sie mit einem wohlwollenden und kritischen Blick bei der Suche nach einem Ausbildungs- oder Arbeitsplatz unterstützen wollen. Als verlässliche Bezugspersonen stärken sie die Eigenverantwortung der Jugendlichen, in dem sie mit ihnen und nicht für sie zu einem gelingenden Übergang von Schule zu Beruf beitragen.

    Bu çeviriyi Alman okullarından birini bitirmiş sözüm ona iki dilli bir gencin yaptığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz! Ben de inanamadım, fakat edindiğim bilgiye göre çeviriyi yapan sözüm ona profesyonel bir tercüme bürosu imiş.
    “Die Gaste” okuyucularının Türkçeye olan duyarlılıklarından haberdar olduğum için bu yazıyı yazma gereksinimini duydum. Bundan beklentim güzel dilimizin günümüzde Almanya‘daki bu kötü görüntüsüne dikkati çekmek ve bu olumsuz gelişmeyi önlemek için neler yapmak gerektiği konusunda bir tartışmayı başlatmak. Tüm duyarlı okurların ve değerli uzmanların katkılarını bekliyorum. Ümit ederim Türkçemizin bu olumsuz ve çirkin kullanımı “Almanya Türkçesi” olarak yeni bir akım oluşturmaz!