Geçen yılın son ayında Almanya’nın gündeminin ilk sırasında Pegida yer alıyordu. Ukrayna’daki savaş bile Pegida’nın birinciliğini sarsamamıştı. Ancak Federal Hükümet’in yetkililerinin üst üste yaptığı açıklamalar, özellikle de Angela Merkel’in yeni yıl mesajında “Pegida gösterilerinden uzak durmaya” çağırması ile Pegida Alman- ya’nın gündeminden yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı.
25 Ocak’ta Yunanistan’da yapılan erken seçim ve Radikal Sol Koalisyon’un (Syriza) zaferi, Almanya-Yunanistan ilişkisini yeniden gündemin ilk sırasına çıkardı. Syriza’nın Yunanistan’ın borçlarının bir bölümünün silinmesi ve kalanlarının yeniden yapılandırılması talebi Alman finans sektöründe büyük bir tedirginliğe yol açtı.
“Separatist”lerin ilerleme kaydetmesi, Rusya’nın ağırlığını koyması ve ABD’nin hükümet yanlısı güçlere doğrudan askeri yardımda bulunmayı planlaması Ukrayna’yı Almanya’nın gündeminde Yunanistan’la birlikte ilk sıraya yükseltti. 11 Şubat’ta Beyaz Rusya’nın başkenti Minsk’te Hollande, Merkel, Putin ve Poroşenko’nun katılımıyla yapılan ve kesintisiz 16 saat süren zirve toplantısından ateşkes kararının çıkması Ukrayna’ya ilişkin “iyimser rüzgarlar”ın esmesine yol açtı.
Almanya gündeminin başat konulardan birisi de, Alman ekonomisinin gösterdiği büyük gelişme oldu.
Federal İstatistik Kurumu’nun açıklanan verilerine göre, Almanya, 2014 yılnda 217 milyar € dış ticaret fazlası verirken, cari işlemler dengesi 215 milyar € fazla verdi. Yine 2014 yılında devlet bütçesi 18 milyar € fazla verdi.
Bu ekonomik gelişmeler karşısında Frankfurt Borsası (DAX) birbiri ardına tarihi rekorlar kırarak, Şubat sonunda 11.354 endeks değerine ulaştı. Böylece DAX endeksi 2015’in ilk günlerine göre %16 değer kazandı.
Diğer yandan Alman iş yaşamında birbiri ardına grev haberleri gündemin ilk sırasında yer almaya başladı. Tren Makinistleri Sendikası (GDL), Deutsche Bahn’da yeniden greve gidileceğini duyurdu. Alman pilot sendikası Cockpit Birliği’ne bağlı (VC), Lufthansa'nın kardeş şirketi Germanwings’te çalışan pilotlar 11 Şubat’ta uyarı grevine çıktılar. Hamburg, Stuttgart ve Hannover kentlerinde Verdi’ye bağlı havalimanı çalışanları uyarı grevi yaptılar.
Hiç tartışmasız islami terör ve IŞİD Almanya’nın gündemindeki yerini korudu.
1 Mart’ta Federal İçişleri Bakanlığı sözcüsü, “Almanya'da iç güvenliğin büyük bir tehlike altında olduğunu, her an farklı boyut ve yoğunlukta saldırılarla bu tehlikenin gerçeğe dönüşebileceğini” belirtti. Sözcü, “özellikle radikalleşmiş, tek başına hareket eden saldırganların, iç savaş durumundaki ülkelerden geri dönen ve oradaki cihatçı gruplarla bağlantıları olan, savaş tecrübesi kazanmış radikal İslamcıların tehlike teşkil ettiğini” belirtti.
Tüm bu olaylar ve gelişmeler içinde Şubat ayının en gözde gündemi, Yunanistan oldu. AB, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’nin oluşturduğu “Troyka”nın Syriza iktidarına karşı uzlaşmaz ve taviz vermez tutumunu sürdürmesi, Yunanistan’a dört aylık ek bir süre tanınması ve bunun Federal Meclis’te oylanması oldu. Schäuble (Almanya), Lagarde (IMF), Draghi (Avrupa Merkez Bankası) ve Sapin (Fransa) tarafından kaleme alınan “ortak belge” Federal Meclis’te 32 hayır oyuna karşılık 542 evet oyuyla kabul edildi. Kabul edilen “ortak belge”, Syriza’dan önceki Yunan hükümetlerine verilen “memorandum”un yerine “anlaşma”, “Troyka”nin yerine “kurumlar” sözcüklerinin geçirilmesinden başka yeni bir şey getirmiyordu. Oylamanın en ilginç olayı ise, oylama öncesinde Bild gazetesinin “hayır” kampanyası başlatması oldu.
|
|
Türkiye’nin gündemi, her zaman olduğu gibi, sürekli değişen ve her biri diğerini unutturan olaylarla, konuşmalarla ve hatta tivitlerle belirlenen hızlı ve dengesiz bir gündem olarak gazete manşetlerinde ve köşe yazılarında biçimlendi.
Her zaman olduğu gibi, Türkiye gündemini ağırlıklı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın her konuda ve her şey hakkında yaptığı konuşmalar belirlemeyi sürdürdü. Amerika’nın “ilk kez” müslümanlar tarafından keşfedildiğine ilişkin sözlerinden Küba’ya “iki cami” yapılmasını istemesine kadar pek çok şey Türkiye gündemi olarak ortaya çıkmaya devam etti.
Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türk tipi başkanlık sistemi” açıklamaları, seçimlerde “en az 400 milletvekili istiyorum” demeçleri Haziran seçimlerini doğrudan ülke gündeminin ilk sırasına yükseltse de, gündemin başkahramanı ekonomi oldu.
Erdoğan’ın “Ey Merkez Bankası” diye başlayan, ardından Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesine ilişkin konuşmaları giderek dozunu artırdı. Erdoğan’ın Merkez Bankası’na yönelik suçlamaları, “Bize karşı bir bağımsızlık mücadelesi veriyorsun da başka yerlere bağımlılığın mı var?”, “Vatanı satmak yüksek faiz ile kötü yönetimle emeği heba etmekle olur” ithamlarıyla zirve yaptı.
“Ey Merkez Bankası” söyleminin ekonomiye maliyeti ise, yılbaşında 2,33 TL olan doların Şubat sonunda 2,52 TL’ye ve 5 Mart’ta 2,60 TL’ye ulaşarak, yani %11,5 değer kaybetmesi oldu. Böylece dolar “psikolojik sınır” olarak kabul edilen 2,50 TL’yi geçtiği gibi, bankaların yurtdışı borçlarının “teminat sınırı” olan 2,60’da geçmiş oldu.
Dış ticaret açığı, bir önceki yıla göre 16 milyar dolar azalarak 63 milyar dolar olurken, cari işlemler açığı, 18 milyar dolar azalarak 46 milyar dolar oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıklamalarına göre, Türkiye’nin ihracatı Ocak ayında %9,8 ve Şubat ayında %13 geriledi.
Bu veriler karşısında 21 Ocak’ta 90.000 puanı aşan BİST 100 endeksi, “Ey Merkez Bankası” nutuklarından sonra 84 bine indi. Böylece BİST 100, bir ay içinde %5,4 değer kaybetti.
Ekonomi doğrudan siyaset tarafından, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışlarıyla belirlenirken, ülke gündeminin en sarsıcı toplumsal olayı Özgecan Aslan’ın katledilmesi oldu. Özgecan cinayeti üzerine sokağa çıkan on binlerce kadın, kadın cinayetlerine karşı “isyan”larını dile getirdiler.
Ama burası Türkiye’ydi ve gündem saat başı kolayca değişebiliyordu.
IŞİD’in kuşatması ve tehdidi altında bulunan “ülke dışındaki tek Türk toprağı” Süleyman Şah Türbesi, gece yarısı yapılan bir operasyonla yerinden alınarak Türkiye sınırına 253 metre uzaklıktaki Suriye’nin Eşme Köyü’ne nakledilmesi “zaferi” yeni bir gündem maddesi olarak manşetlere çıktı.
Yine de Türkiye gündeminin son gündem maddesi, “iç güvenlik yasa tasarısı” oldu. Tasarının TBMM’de görüşmeye başlanmasıyla ortaya çıkan kavgalar “iç güvenlik yasa tasarısı”nın içeriğinin unutulmasına yol açarak, ikinci bir gündem oluşturdu.
İşçi hakları ve işçi ölümleri konusunda dünya sıralamasında son sıralarda yer alan Türkiye’de grev hakkı da kendine özgülüğünü korudu. Birleşik Metal İşçileri Sendikası'nın 24 fabrikada 15 bin işçiyi kapsıyan toplu sözleşmenin tıkanması üzerine aldığı grev kararı, “milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelendi. Hükümetin 60 gün sonunda yeniden 60 gün süreyle erteleme yetkisi olduğundan, metal grevinin “milli güvenlik” nedeniyle ertelenmesi, tam anlamıyla grevin yasaklanması demekti.
Türkiye gündeminin ön sıralaralarına geçen son maddesi ise, 7 Haziran’da yapılacak olan genel seçimlerdir. 7 Haziran seçimleri AKP’ye muhalif kesimler açısından Tayyip Erdoğan’ın “tek kişilik iktidarı”ndan kurtuluşun son olanağı olarak değerlendirilmektedir. Bu seçimler, 2019 yılına kadar yapılacak son seçim olmaktadır.
|