Şu an Almanya’da okula giden öğrenci sayısı yaklaşık 9 milyon civarında. Bunlar arasında göçmen kökenli olanların oranı ise yüzde 25, söz konusu öğrencilerin ekseri çoğunluğunu da Türk öğrencileri oluşturuyor. Eğitim ve dil, Almanya’daki göçmen kökenli öğrencilerin en büyük sorunlarından birisi. Lise bitirme oranı Alman çocukları arasında yüzde 25 iken, bu oran göçmen çocuklarında yüzde 9‘a düşüyor. Herhangi bir okul eğitimi almamanın (diploma alamadan okulu terk edenlerin ) oranı da Alman çocukları arasında yüzde 9 iken, bu oran göçmen çocuklarında yüzde 25‘tir.
Bu (ve buna benzer) istatistikler, Almanya‘da sosyal ve etnik kökenin okul başarısı açısından belirleyici olduğunu göstermektedir. Çocukların okuldaki başarısında, bu çocukların sosyal ve etnik kökeni, hiçbir endüstri ülkesinde Almanya’da olduğu kadar belirleyici bir unsur değildir.
Göçmen kökenli öğrencilerin okullardaki bu başarısızlıkları ve uyum sorunları siyasal partiler, öğretmen ve bilimciler sendikası, veli örgütleri, öğretmen dernekleri, eğitim ve pedagoji ile ilgili kurum ve kişiler tarafindan tartışıldı ve soruna çözümler arandı.
Okullarda göçmen kökenli öğretmen sayısının artırılması bir çözüm önerisi olarak sunuldu. Bu amaçla Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde Eğitim Bakanı Barbara Sommer’in öncülük ettiği bir dizi kampanya başlatıldı.
Okullara bakıldığında göçmen kökenli öğretmen sayısının az olduğu görülüyor. Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde okula başlayan tüm çocukların yüzde 30’u artık göçmen bir aileden geliyor ve bu gidişatın önümüzdeki yıllarda hızla artması bekleniyor. Buna karşı Almanya’daki okullarda ders veren öğretmenler içinde göçmen kökenli oranı ise yüzde 1‘i geçmiyor.
Bunun üzeine göçmen kökenli angaje öğretmenler, Eğitim Bakanlığı‘nın desteğiyle bir çatı altında toplanmaya karar verdiler. Kuzey Ren-Vestfalya Eğitim Bakanı Barbara Sommer tarafından, bu öğretmenlerin kurduğu „Netzwerk“ (ilişkiler ağı) resmi olarak Kasım 2007 tarihinde hayata geçirildi. 24 öğretmenle başlayan bu kuruluşa şimdi yaklaşık 150 öğretmen kayıtlı. Netzwerk’in işlerinin koordine edilmesi için, Dr. Antonietta Zeoli, Eğitim Bakanlığı tarafindan atandı. Zeoli’nin koordinasyonunda ve RAA Düsseldorf (Regionale Arbeitsstelle zur Förderung von Kindern und Jugendlichen aus Zuwandererfamilien) çatısı altında yürütülen bu projenin 3 yıl gibi uzun bir zaman dilimi boyunca yürütülmesi, Eğitim Bakanlığı’nın bu Netzwerk oluşumuna ne kadar önem verdiğini göstermekte.
Netzwerk’in asıl amacı okullarda göçmen kökenli öğretmenlerin sayısını çoğaltmak. Sayının çoğaltılması için birçok kampanya başlatıldı. Göçmen kökenli lise öğrencileri okullarda, fuarlarda ve hafta sonu seminerlerinde öğretmenlik mesleği hakkında bilgilendirildi. Öğrenciler dışında ailelere de öğretmenlik mesleği hakkında, öğrencilerin meslek seçimlerinde büyük rol oynadıkları için, tanıtıldı. Bilgilendirme kampanyaları önümüzdeki senelerde de değişik etkinliklerle devam edecek.
Öğretmenler, okullara başvurarak işe alındığından, göçmen kökenli öğretmenlerin okul için büyük bir kazanç oldukları, bakanlık tarafindan okul müdürlerine gönderilen yazılarla anlatılmaya çalışıldı.
Netzwerk, üye olan öğretmenlerinin kendilerini belirli konularda mesleki açıdan geliştirmelerine olanak sağlamaktadır. Günlük seminerlerde edindikleri bilgileri, bulundukları okullara aktararak, öğrenciler ve öğretmenler arasındaki uyumu hızlandırmaktadırlar. Bunun yanısıra, öğretmenlik okuyan göçmen kökenli üniversite öğrencilerine ve stajyerlere meslek eğitimi bakımından üniversitelerde ve seminerlerde düzenli dayanışma kurumlarının kurulması için çaba göstermektedir.
Bu kurumda anadili dersi öğretmenleri de bulunmakta. Anadilinin ve böylelikle göçmen kültürünün korunmasının veliler ve öğrenciler için ne kadar büyük bir önem taşıdığı bu öğretmenler tarafından çok iyi bilinmekte olup, anadilinin okullarda korunması için Netzwerk yoluyla gereken mercilere başvurarak, bu isteklerini dile getirebilmekteler.
Göçmen kökenli öğretmenlerin okullara kazanılması hem uyum hem de öğrencilerin başarısı açısından çok önemli. Bu öğretmenler çok dilli olup beraberinde getirdikleri kültürel birikimleriyle aileler ve öğrencilerle çok iyi ilişki kurabilerek ailelere destek, öğrencilere ise örnek olabilmekteler. Böylelikle bu öğretmenler, veliler ile okul arasında bir köprü kurup, Almanca bilmeyen velilerin okula gelmesini sağlamakta, öğrencilere de çalışarak bir yerlere gelebileceğini göstermektedirler.
|