İÇSELLEME
Birlikte öğrenim
tartışması sürüyor.
Üç aile anlatıyor.
Eğitim dareleri 260 olayda, engelli çocuklarını genel eğitim okullarında birlikte öğrenim derslerine katılmaları için kaydettiren ebeveynlerin başvurularını reddetti. Bu, Yeşiller Milletvekili Mathias Wagner’in yanıtlanmak üzere sunduğu dilekçeye Eğitim Bakanı Nicola Beer (FDP) tarafından yapılan çarşamba günkü açıklamada yer alıyor.
Wagner, “hiçbir zaman bu kadar retle karşılaşılmamıştır” dedi. Wagner’e göre engelli insanların genel okul sistemine geçiş hakkını talep eden Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Bildirgesi’nin yürürlüğe girişinin üçüncü yılında, bu kadar dilekçenin reddedilmiş olması çok çirkin. Wagner “böylece siyahsarı eyalet kükümetinin içsellemeyi istemediği açığa çıkıyor” diyerek öfkesini dile getirdi. Sol Parti Eğitim Politikaları Sözcüsü Barbara Cárdenas benzer ifadelerde bulunarak, yerel girişim planlarıyla varolan gereksinimin saptanması ve gerekli araçların hazır bulundurulması gerektiğini belirtti.
Eğitim Bakanlığı’nın verdiği yanıtlardan, altı olaydan beşinde, okullarda mekansal ve personel koşulların eksikliği gerekçe gösteriliyor. SPD’nin eğitim politikacısı Heike Habermann, çocukların yeterli kaynak bulunması durumunda birlikte eğitim görme hakkına sahip olabilecekleri çekincesinin yenilenen okul yasasından kaldırılmasını talep ediyor. Wagner’e göre okullar, engelli ve engelli olmayan öğrencilerin aynı sınıflara gidebilmesi için gerekli araçları hazır bulundurmak zorundalar.
“Birlikte Yaşamak-Birlikte Öğrenmek” Eyalet Çalısma Topluluğu’ndan Eva Wingerter, “bu gelişme bizi oldukça ürküttü” diyor. Özel pedagojik desteğe gereksinim duyan çocukları reddeden okulları kınamadığını söyleyen Wingerter, “okulların bunu kaynakları olmadığında yaptıklarını anlıyoruz” diyor. Aslında 2009’dan beri birlikte öğrenim gören engelli çocukların sayısının 1500 arttığını, ama sunulan olanaklarda herhangi bir değişiklik olmadığını belirten Wingerter, sadece Gießen ve Marburg eğitim dairelerinin hiçbir başvuruyu reddetmemiş olmasının sevindirici olduğunu söylüyor.
CDU Hessen Eyalet Meclisi Fraksyonu Eğitim Politikaları Sözcüsü Hans-Jürgen Irmer, muhalefeti çocukları içselleme tartışmasına alet etmekle suçlayarak, birlikte eğitim görmenin, ancak pedagojik açıdan gerekçelendirilmiş olduğu ve çocukların esenliğine katkı sunduğu oranda uygun görülebileceğini ifade ediyor. Irmer’e göre okullar, öğrencilerin farklı başarım gelişimi probleminin, engelliliğin önemsizleştirilmesiyle çözemeyeceğini belirtiyor. Mario Döweling (FDP) içsellemedeki ilerlemelerin bilinçli olarak göz ardı edildiğini savunuyor. Döweling’e göre gelecek yıllarda förderschule oranını düşürmek ve içsellemeyi adım adım gerçeklestirmek mümkün olacak.
Eğitim Bakanı Beer geçen hafta genel eğitim okullarında özel pedagojik destek gereksinimi duyan çocukların sayısını “ihtiyatlı” bir şekilde arttırmak istediğini bildirdi. Ama bir çocuğu förderschuleye göndermek de kusur değildir dedi. Eğitim Bakanı, her yıl özel eğitim pedagogları için ek olarak 40 iş olanağı yaratmak istediklerini açıkladı.
“JOSCHUA NORMAL BİR OKULA GİDEBİLME ŞANSINI ELDE EDEBİLSİN”
Joschua-Justin aslında şanslıydı. Onun alacağı 8,9 saatlik özel pedagojik destek hazır. Yedi yaşında olan Joschua-Justin, böylece büyükannesi Bettina Kamieth-Brachaczek (51) ve büyükbabası Klaus Brachaczek (57) ile yaşadığı Frankfurt’un Fechenheim semtindeki Freiligrath Okulu’na gidebilir. En azından büyükannesi buna inanıyor. Eğitim Dairesi ise farklı düşünüyor. Kurum 8,9 saatin yeterli olmadığı kanısında. Destek için ayrılacak daha fazla zaman bulunmuyor. Bu yüzden Joschua-Justin’in Mosaik Okulu’na gitmesi isteniyor, bu okul Nordweststadt’ta bulunuyor ve Fechenheim’a bir hayli uzakta kalıyor. Bettina Kamieth Brachaczek, “her çocuğa normal okula gidebilme şansı verilmeli” diyor. O “içselleme bunun için yapılmadı mı” diyor. Ayrıca komşu çocuklarıyla arkadaşlıkları aksıyor. Joschua-Justin bir yıl önce test edildi ve sonuca göre o sadece pratik yönden eğitilebilir. Eğitim Dairesi yedi yaşındaki Joschua’nın içselleme yoluyla eğitilebilir olduğunu düşünmüyor, o kendini ve başkalarını tehlikeye sokabilirmiş. Bu iddiayı Joschua’nın büyükannesi ve onun avukatı Rupert von Plottnitz kabul etmiyor. Bu iddia Freiligrath Okulu’nun tanışma günündeki bir izlenime dayanıyormuş yalnızca. O gün Joschua el merdivenine çıkmış ve kendiliğinden inememiş. Ayrıca kendini ölü gibi göstermiş ve bununla herkesi çok korkutmuş. Bettina Kamieth Brachaczek, “başka hiçbir raporda torunumun kendisi ve başkaları için tehlikeli olduğu yazmıyor“ diyor. Joschua-Justin için gerekli olan, onu her seferinde öğrenmeye ve oyuna katılmaya motive eden yoğun ilgidir diyor. Büyükanne „bu onu normal okuldan dışlamaya sebep değil ki“ diyor. Aile dava açtı. Karar çıkana kadar Joschua evde kalacak.
“BERKAN BİR GÜN ÇIRAKLIK EĞİTİMİ ALABİLSİN”
Berkan diğer çocuklardan daha yavaş öğreniyor. Yedi yaşındaki çocuk iyi konsantre olamıyor ve bir iş karşısında kolayca ilgisini yitiriyor. Berkan’ın annesi Sibel Canur (35) temin ediyor, “ama o okula iyi hazırlandı ve son aylarda iyi çalıştı” ve “ona bir şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum“ diyor – Sibel Canur ve kocası Serkan (35) için şans, oğullarının normal okulun birinci sınıfına gidebilmesi demek. Frankfurt’un Ginnheim semtindeki Astrid-Lindgren Okulu’nun hazırlık sınıfına gitti, orada on ikiye kadar sayıları öğrendi, “ve bazı harfleri de biliyor” diyor annesi. Şimdi Berkan’ın ebeveynleri o okula kaydolmasını istiyor. Fakat Eğitim Dairesi çocuğu öğrenim desteği için förderschuleye göndermek istiyor. Gerekçe: Astrid-Lindgren Okulu’nun özel destek için gereken kaynaklarının eksik olması. Aslında Berkan’ın içselleyici eğitim görebileceği, ama bunun için küçük bir öğrenim grubuna gereksinim duyduğu belirtiliyor. Ancak Eğitim Dairesi bu grubun oluşturulamayacağını söylüyor. Bu yüzden Eschersheim’da bulunan Johann-Hinrich-Wichern Okulu’na gitmesi isteniyor. Annesi ”ben onun etiketlenmesini istemiyorum” diyor ve Berkan förderschuleye gittikten sonra, artık normal okula geçis şansı göremiyor. Sibel Canur, “onun liseden mezun olmasını ya da realschuleyi bitirmesini istemiyorum ki, ben sadece hauptschuleden mezun olma fırsatına sahip olmasını ve sonrasında çıraklık eğitimi yapabilmesini istiyorum“ diyor. Oğlunun bu kadarını başaracağından emin. Eğer gerekli destek verilirse. Sibel ve Serkan Canur, çocuklarının förderschuleye gönderilmesine karşı itirazda bulundular. Şimdi buna Eğitim Dairesi karar verecek. O zamana kadar zorunlu eğitim hakkı askıya alındı. Berkan evde kalıyor.
“ANİKA BİRÇOK ŞEYİ BAŞKALARINA BAKARAK ÖĞRENİYOR”
Martin Dietrich (45) ve Christine Kreutzer-Dietrich (44) hedefe ulaştıklarını düşünüyorlardı. Aile iki çocuklarıyla Fulda yakınlarında, Großenlüder’de yaşıyor, kızları Anika (6) Down Sendromlu. Martin Dietrich, “Anika için okul bulmak önceleri zordu – yakın çevredeki ilkokul onu almaya karşı direndi” diye anlatıyor. Kaynakları yokmuş. Ama komşu çevredeki bir okul bu uyanık kıza ders verme cesaretini gösterdi. Eğitim Dairesi dokuz saatlik özel destek dersi sağlamaya hazırdı. Christine Kreutzer-Dietrich “herşey yolunda gidiyor gibiydi” diyor. Sonra Sosyal Güvenlik Kurumu işe karıştı: Anika’nın bütünleşme danışmanına ihtiyacı var ve kurum bunu ödemek istemiyor. Anika’nın annesi, “bize, Anika förderschuleye giderse, gereken herşeyi burada bulacaktır denildi, o zaman ilçenin tekrar para harcamasına gerek kalmaz” diye anlatıyor. Ebeveynlerinin anlatımına göre Anika, 2009’dan beri Großenlüder’deki çocuk yuvasına gidiyor, orada kendini rahat hissedip kabul görüyor ve iyi karşılanıyor. Christine Kreutzer-Dietrich “birçok şeyi başkalarına bakarak öğreniyor” diyor. Anika okula başlamaya hazırlanırken, birden ona kadarki sayıları, harfleri, trambolin üzerinde zıplamayı öğrendi ve diğerleriyle oynuyor. Babası “şimdi onu förderschuleye gönderirsek tüm sosyal ilişkileri kopacak“ diyor. Pestalozzi Okulu Fulda’ya 12 kilometre uzakta ve otobüs yolculuğu uzun. Ve başkalarına bakarak birşeyleri öğrenmeyi de artık orada yapamaz. Martin Dietrich “bizim ona bir şans vermemiz gerekiyor” diyor. Okul yılının başından beri ebeveynleri sırayla kızlarına bütünleştirme desteğinde bulunuyorlar. Onlar henüz Sosyal Güvenlik Kurumu’nun taviz vermesini bekliyorlar.
|