1. Giriş ve Sosyal Hizmetlerde
Teori Gelişimi
Sosyal Hizmet teorisinin gelişimi farklı müracaatçı grupların somut psiko-sosyal çalışma alanlarındaki beklentileri doğrultusunda gelişir.
Almanya’da refah devletinin gelişmesi ile 09.07.1922 yılında Reichsjugendwohlfahrtsgesetz (RJWG) yani Gençlik Refah Yasası yayınlandı ve 01.04.1924 yılında yürürlüğe girdi. Bununla bilhassa çocuklar, genç- ler, kurumlar ve ailelere düşen görevler somutlaştırıldı. Böylelikle sosyal sorunların kanun bazında ve hukuk çerçevesinde çözülmesi mümkün oldu.
“Bu yasayla bakım ve yardım prensibi yasalar çerçevesinde kesinleşti; Fakirhanelerin adı Bakım ve Refah Daireleri olarak değiştirildi ve klasik Gençlik Dairesi ve Sosyal Daireler kuruldu.“ (Schilling, J., 2005: 41ff).
Cinsiyet ilişkileri sosyal hizmet teorilerinin gelişmesinde önemli bir kriterdir. Örneğin sosyal hizmet kurucularından Alice Salomon 1926 yılında yayınladığı „Sosyal Terapi” adlı kitabında, bu konuya dikkat çekti. Söz konusu kitapta “Erkekler ve babalar her halükarda aranmalı. Genelinde kadınlar ve çocuklar ile çok ilgileniyoruz. Oysa erkeklerin de destek ve yardım konularının onları da ilgilendirdiğini, onların da bu işe el atmaları gerektiğini bilmeleri gerekir.” (Salomon, 1926: 22f., Matzner, 2007: 21 alıntı).
Bunun dışında Mary Richmand metodik konseptlerinde cinsiyet ilişkilerinin önemliliğine dikkat çekerek, sosyal hizmet çalışmasında “aile içinde babaları işin içine almak gerekir” tezini geliştirdi (Matzner, 2007: 21). Babalar sosyal hizmetlerde daima önemli bir hedef kitle olarak görüldü.
Çocuk ve Gençlik Yasasının 16., 17., 18. ve 19. maddelerinde babalara çocuk eğitim ve destek programları kapsamında özellikle dikkat çekiliyor. Örneğin 16. maddenin birinci paragrafında şöyle deniyor:
“Aile içi genel eğitim desteklenmesinde annelere, babalara (...) eğitim imkanları sunmalıdır. Bu baba ile, ebeveynler (...) eğitimde kendilerine düşen sorumluluğu daha iyi anlamalarına yönlendirilmelidir. Bunun dışında aile içinde sorunların nasıl çözüleceğine dair yol gösterilmelidir.”
Bu beklentilerin yerine gelmesi için, sosyal hizmet uzmanlarının bütün bu becerilere ve yeteneklere sahip olması gerek. Anne eğitiminde bu beklentinin büyük çapta yerine getirildiği söylenekazandırılıyorbilinir. Ancak baba eğitimi konusunda ciddi konsept geliştirilmesine ihtiyaç var.
Hedef kitlelerin istemleri dışında sosyal hizmetler teorisinin gelişmesinde demokratik katılım anlayışı da önemli öğelerden biridir. Bu anlamda cinsiyet demokrasisi önemli bir anlayıştır. “Önümüzde çözüm bekleyen konulardan birincisi, cinsiyet politikası bakışının değişmesidir. Yeni içerikler, yeni anlayışlar, ama bilhassa erkeklerin söylem kapsamına alınmasıdır.” (Hollstein, 2004: 12).
Demokratik anlayış perspektifinden bakılınca, günümüz demokrasisinin cinsiyet bazında hala eksiklikleri olduğu orataya çıkar. (Lukoschat, 2000, Hollstein’dan alıntı, 2004:30). Bu anlayış, sosyal hizmetlerdeki toplumsal bakış açısının daha yoğun bir şekilde tartışmaya açılması gerektiğini ortaya koyar. Sosyal hizmetler teorisinin geliştirilmesi anlamında bu konu aşağıda irdelenecektir.
2. Sosyal Hizmetlerin Çalışma Alanları ve Babalara Karşı İlgisizlik
Sosyal bilimlerde babalık geniş bir yelpazede değerlendiriliyor (Mitscherlich 1963, Fthenakis 1985, Fthenakis, 1999; Fthenakis /Minsel 2002; Walter 2002; Le Camus 2003; Matzner 2004; Matzner 2007; Thomä, 2008). Ancak sosyal hizmet disiplininde bu konu hayli gerilerde saymaktadır. Matzner sosyal hizmet kapsamında aileler ile çalışmada babaların ilgi görmediğini saptıyor (cf. Matzner, 2007: 174).
Aile eğitiminde de sosyal ve ekonomik gücü zayıf olan ailelere karşı ilgisizlik var. Aile eğitimi orta sınıfa yönelik çalışmakta ve sosyal ve ekonomok gücü zayıf olan ailelere, yani dolayısıyla babalara bu ilgiyi göstermemekte (Mengel, 2007).
Sosyal ve ekonomik gücü zayıf olan babalar, sosyal hizmet uzmanları tarafından ilgisiz, kararsız, dominant, sorumsuz, şiddet yanlısı, güçsüz, bağımlı veya labil olarak tanımlanıyor (Matzner, 2007:175). Bu tanımlamaların kökeni, babaların eğitim ve sosyalizasyonlarına bağlanıyor. Buna göre bu babalar geleneksel babalık konsepti yönünde hareket ediyorlar. Bu da çocuk yapmak, korumak ve beslemekten ibarettir.
Ancak yoksulluk ve işsizlikten dolayı bu değerleri de uygulayamıyorlar. Örneğin ailenin maddi giderlerini karşılayamıyorlar. (Balluseck, 1999; van Stolk ve Wouters 1987, Matzner’den alıntı 2007: 175f.).
Stork sosyal hizmet uzmanlarınca babalara karşı sürdürülen bu eziklik anlayışını eleştirmekte. “Sanki babaları görmezlikten gelmektir, onlara ulaşmamaktır ve onları dışlamaktır amaç” (Stork, 2007:5, Sabla’dan alıntı 2009: 55).
Ancak Sabla’nın bakışına göre literatürde sürdürülen tezlerin dikkatlice okunması gerekir, çünkü “ampirik temellere” oturtulmamıştır. Yazarlar genel teorik anlayışlardan veya gençlik çalışması kapsamında pratik çalışmadan esinlenmektedirler. (cf. Sabla, 2009: 55).
Buna karşın Balluseck, ilgisiz bırakılan babaların sosyal hizmetler için bir potansiyel oluşturduklarını belirtmekte ve “sosyal hizmetlerin bu babalara yönelik şimdiye kadar olduğundan daha fazla ilgi gösterebileceğini” saptıyor (Ballusek, 1999: 117).
Bu bakış açısı literatürde destek görüyor. “Sosyal hizmetler aile çalışmasında babalık gücünün sistematik bir şekilde önleyici ve girişken bir güçlendirme uygulaması ile çocukların, annelerin (tek başına çocuk eğiten anneler) ve babaların yaşamlarının iyileşmesini mümkün kılar” (Matzner 2007: 176).
Babalıktaki Kaynak
Eğitim
Leyendecker ve ekibi annelerin çocuklara daha fazla kitap okumalarına rağmen, babaların çocuklarına gösterdiği ilgiden dolayı çocukların okumaya daha fazla ilgi gösterdiklerini saptadı (cf. Leyendecker, u.a. 2010: 247).
Gelişme
Bağlılık teorisi, babalığın olumlu etki göstermesi halinde, babanın da annenin yanı sıra, çocuğun gelişmesinde etkileyici bir kişi olduğunu ortaya koydu (Grossman/ Grossman, 2006: 564).
Sosyalizasyon
Fthenakis’e göre güçlü bir babanın daima ilgi göstermesi halinde, çocuğun sosyal becerilerinin gelişmesinde uzun vadeli olumlu etkiler bırakıyor ve böylelikle çocuğun sosyalizasyonunu destekliyor (cf. Fthenakis, 1999:156).
Babalar önleyici eğitim kurslarına katılmalarıyla güçlenirler. Çocuklarının eğitim, gelişme ve sosyalizasyonları konularında hassas olurlar. Böylelikle babalık rollerini daha iyi kavrarlar ve sorumluluklarını üstlenirler. Bilhassa bu tür baba eğitim kurslarının göçmen kökenli babalara yönelik yapılması gerekir, çünkü bu hedef kitle kamuoyunda, literatürde ve de pratik sosyal çalışmada hayli dışlanmakta.
“Göçmen kökenli erkekler ve babalar hakkında medyada aktif veya sevecen olduklarına dair hemen hemen hiç bir bilgi yok.“ (Tunc, 2012:11).
Tunc’a göre mesleki ve ailevi becerilerinde başarılı olan babalar “beyaz ve çoğulcu toplumu temsil eden Almanlardan oluşmakta“ (cf. Tunc, 2012:11).
Buna paralel olarak bazı göçmen kökenli baba grupları oluşmakta ve sosyal hizmetlerden talepte bulunmaktalar. Çünkü göç süreci “aile yapısında değişiklikler oluşturur, ancak bu dışarıdakiler tarafından tanınamıyor“ (cf. Karakaşoğlu, 2003).
Bu anlamda sosyal hizmet teorilerini, hedef kitle olarak göçmen kökenli babaların sahip oldukları kaynakları göz önünde bulundurarak geliştirmek de mümkün.
3. Baba Eğitim Grupları
Kimlerdir göçmen kökenli babalar? Hangi babalık konseptini temsil ediyorlar? Hangi bireysel kaynaklara veya güce sahiptirler? Ve de sosyal calışmada bu hedef kitleye nasıl ulaşılabilir? Sosyal hizmet teorileri bu hedef kitle ile oluşacak çalışmalardan nasıl payını alabilir?
Bu ve bunlara benzer sorulara cevap arayıp bulmak için, aşağıda bazı baba eğitim gruplarından örnekler verilecek.
Baba eğitim grupları, birçok babanın sosyal danışma ve sosyal eğitim çalışanları ve kurumlarınca yeterli bir şekilde anlaşılmadıkları, kendilerine hitap edilmediği, olumlu ve yapıcı beklentilerine cevap aramalarına rağmen, kendilerini ikna edici bir iletişimi yaşayamadıkları için, bir ihiyaçtan oluştu. Yani babaların istemlerini, beklentilerini ve özkaynaklarını uzmanlarla beraber grup halinde değerlendirmek ve sorulara ve sosyal sorunlara cevap arayıp bulmak için oluşturuldu. Çünkü babalar çocukları için en iyi eğitimi, en iyi sosyal yaşamı, en iyi geleceği, yani tek kelime ile babalar çocukları için en iyisini istiyorlar. Bu isteme cevap vermek için baba eğitim grupları oluşturuldu.
Baba Eğitim Gruplarında Hangi
Konular Konuşuluyor?
Aşağıda birkaç örnek sayılacak. Her grubun beklentileri farklı olur. Grubun kendisi hangi konuları konuşmak istediğine dair karar verir
1. Çocuğumu doğru eğitiyor muyum? 2. Doğru eğitim ne demek? Hangisi doğru eğitimdir? 3. Çocuğumu hangi değerlerle eğitiyorum? 4. Nasıl bir bayım ben? Baba olmak ne demek? 5. Çocuklarımla nasıl ilgileniyorum? 6. Eğitimde şiddetin, dayağın yeri nedir? Eğitimde şiddet, dayak neden uygulanıyor? Şiddet, dayak yerine hangi seçenekler var? 7. Eğitim konularında bana kim destek verebilir? 8. Gençlik dairesinin görevleri nelerdir? 9. Çocuk ve gençlik kanununda neler yazıyor? 10. Diğer babalar çocuklarını nasıl eğitiyorlar? Karşılıklı paylaşmak mümkün mü?
Hedef kitleye göre, yani baba grubunun beklenti ve istemlerine göre konular sürekli değiştireilebilir. Grubun istemleri doğrultusunda farklı alanlardan uzmanlar gruba davet edilip, onlardan bilgi alınabiliir. Örneğin çocuk doktoru, internet uzmanları, terapistler, öğretmenler ve okul müdürleri, politikacılar.
Babalar Eğitim Grubu Hakkında
Ne Düşünüyorlar?
Bir baba eğitimi grubu toplantısı kapsamında, bir baba “aslında anneleri eğitmek lazım” diye beklentilerini açıkladı. Buna başka bir baba itiraz ederek, “ben bu toplantıya baba olarak davet edilmeseydim gelmeyecektim. Yani anneler çağrılsaydı benim orada işim yok der, uzak dururdum. Ancak çocuğuma nasıl yaklaşacağımı ve çocuğum için herşeyin en iyisini istiyorum, ancak bunları çocuğuma nasıl verebileceğim konusunda hiç aklımı yormadım. Bu toplantıya katıldıktan sonra artık kendime soruyorum ‘ben iyi bir baba mıyım?’. Eksiklerim nerede? Eksikliklerimi nasıl giderebilirim? Ancak çocuğumun annesi gelseydi, o kendisinin ne yapabileceğini öğrenecekti. Ben geldim, şimdi bana düşen görevlerin hangileri olduklarını hem öğreniyorum ve hem de bunları diğer babalarla ve sonra da eşimle paylaşabilirim.” Bunun üstüne “aslında anneleri eğitmek gerekir” diyen baba, kendisinin de aslında baba olarak davet edildiği için bu toplantıya katıldığını ve burada öğrendiklerini daha yavaş yavaş kavradığını ifade etti.
Sonuç olarak, babaların eğitim konusunda daha geniş bilgi edinmek istediklerini bu örnekler ortaya çıkarıyor. Ancak bu istemlere cevap vermek de sosyal alanda çalışan uzmanların geliştireceği konseptlerden geçer. Hedef kitle doğrultusunda sosyal çalışma yürütülünce görüyoruz ki, olumlu sonuçlar alınabiliyor.
|