Die Gaste
İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
ISSN 2194-2668
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
(Initiative zur Förderung von Sprache und Bildung e.V.)


  • ÖNCEKİ YAZI
  • SONRAKİ YAZI
  • 28. Sayı / Mayıs-Temmuz 2013



    Die Gaste 28. Sayı / Mayıs-Temmuz 2013

     
     

    Die Gaste

    İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE

    ISSN 2194-2668

    DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN
    İNİSİYATİF

    Yayın Sorumlusu (ViSdP):
    Engin Kunter


    diegaste@yahoo.com

    Dışlama Yerine
    Hoşgeldin Kültürü
    [Willkommenskultur statt Ausgrenzung]



    Jürgen TRİTTİN
    (Birlik 90/Yeşiller)

    Jürgen TRİTTİN


        Biz Yeşiller göçü ve entegrasyonu toplumumuz açısından bir fırsat ve zenginlik olarak görüyoruz. İçinde çeşitliliği barındıran bir toplumdan herkesin yarar sağladığına inanıyoruz, çünkü – çocuk yuvasından başlayarak, okul ve üniversitelere, işyerleri ve komşuluk ilişkilerinden derneklere kadar birçok alanda – birbirimizden öğrenebiliriz ve birlikte öğrenebiliriz. Amacımız kökeninden bağımsız olarak tüm insanların kendilerini burada evinde hissetmeleri ve topluma katılımlarıdır. Biz bir hoşgeldin kültürü yaratmak istiyoruz – bu, entegrasyon politikası göçmenlere karşı kuşku, önyargı ve isnatlarla dolu olan federal hükümet ile aramızdaki farktır. Aslında göçmenlerin birer vergi mükellefi olmasından memnuniyet duyuluyor, ancak federal hükümet onların haklarını güçlendirmek için hiçbir girişimde bulunmadı. Tam aksine: Entegrasyon zirvesini uykuya sevk etti, İslam konferansının duvara çarpmasına neden oldu. Vatandaşlığa geçişler en düşük seviyede. Buna rağmen federal hükümet, ülkemizde yetişmiş genç insanların 23 yaşına kadar ailelerinin geldiği ülke vatandaşlığı ile Alman vatandaşlığı arasında seçim yapma zorunluluğu uygulamasında diretiyor. Genç insanlara getirilen ve hiçbir gerekçesi olmayan bu seçme zorunluluğunu CDU-FDP hükümeti ve özellikle de hükümetin CSU’lu İçişleri Bakanı, aile birleşimine koyulan engellerde olduğu gibi, inatla savunuyor ve Türkiye-AB arasında imzalanan İşbirliği Anlaşması gerçeği ortadayken, Türkiye kökenlilerden bu haklar esirgeniyor.
        Federal hükümet entegrasyon kursları için ayrılan kaynakları kısıtlayarak ve işgücü göçü için şeffaf, adil ve ayrımcı olmayan bir puan sistemine ilişkin önerileri reddederek entegrasyonu engelleme politikası yürüttü. Hükümetin seçim kampanyalarında göçe karşı ve güncel olarak Romanları hedef alan öfkeleri yeniden seferber etmesi bu politikalara uygundur.
        Nasyonalsosyalist Yeraltı örgütünün işlediği korkunç suçlar tüm ülkeyi sarsmıştır. Biz federal düzeyde ve eyaletler bazında yürütülen araştırma komisyonlarını ve Münih’te yürüyen yargı sürecini yakından takip ediyoruz. Nasyonalsosyalist Yeraltı örgütünün işlediği cinayetlerin soruştur- ması sürecinde karşılaşılan vahim olaylar, günlük yaşamdaki ırkçılığın yalnıca toplumda değil, Alman kurumlarında da geniş yer bulduğunu gözler önüne serdi. Bu durum özellikle göçmenleri derinden etkilemiş ve Alman emniyet yapılarına karşı duydukları güve- ni yok etmiştir. Biz olayların kuşkuya yer bırakmadan açığa kavuşturulmasını ve ülkemiz kurumlarının yeni bir çeşitlilik kültürüne kavuşmasını isteyenlerin yanındayız.
        Günlük yaşamda ırkçılığın, önyargı ve şüpheciliğin karşısına entegrasyon ve içselleme konularında kendi yeşil tasarılarımızı çıkarıyoruz. Biz göçmen haklarını güçlendirmek, eşitlik içerisinde beraberliği desteklemek ve Almanya’da yaşayan tüm insanların katılımını hızlandırmak istiyoruz. Alman vatandaşlığı bu amaçlara ulaşılması için önemli bir araçtır. Bu nedenle Alman olmayanların vatandaşlığa daha çabuk ve kolayca geçebilmeleri amacıyla –ve vatandaşlığın seçme zorunluluğu uygulamasıyla ellerinden alınmaması için– bir vatandaşlığa kabul girişimi başlatmayı öngörüyoruz. On yıllardır burada yaşamakta olan “ilk kuşak” kolaylaştırılmış koşullarda vatandaşlığa geçebilmeli. Burada doğan ve çifte vatandaş olan “en yeni kuşak”, her iki vatandaşlığa da sahip olabilmeli. Onları Alman vatandaşlığı ve ebeveynlerinin sahip olduğu vatandaşlık arasında karar vermeye yönelten ayrımcı seçme zorunluluğunu kaldıracağız. Seçme yükümlülüğü bulunanların yüzde 68’i Türkiye kökenli olduğundan, özellikle bu grup mağdur ediliyor. Yıllardır eş birleşimi kapsamında yabancı eşlerin ve resmi olarak birlikte yaşayan yabancı çiftlerin Almanya’ya gelmesinin yeniden kolaylaştırılması için çaba gösteriyoruz. Biz şundan eminiz: Almancayı öğrenmenin en iyi yolu, onu günlük yaşamda öğrenmektir. Yurtdışında zorunlu dil sınavları önkoşulunu tekrar kaldıracağız, çünkü bu uygulama, birçok çiftin Almanya’ya gelmeleri açısından yeni ve aşılması güç bir engel oluşturmuştur.
        Oturum hakkını yenilemek ve bu hakkı Almanya’ya gerçek bir göç etme hakkına dönüştürmek istiyoruz. Merkel hükümetinin bağımsız oturum hakkı uygulamasına getirdiği kısıtlamaları iptal edeceğiz. Ancak bu şekilde tüm insanların ülkemizde yasal güvence altında yaşamaları, temel haklardan yararlanmaları ve bir perspektif sahibi olmaları güvence altına alınabilir.
        Entegrasyon yaşamla birlikte başlar. Bu nedenle çocukların mümkünse en erken yaşta birlikte ve birbirlerinden öğrenmelerini istiyoruz. Biz herkesi bireysel yönden ve sahip olunan güçlü ve zayıf yönlere uygun olarak destekleyen, dil eğitiminin çocukların aile dillerini de kapsadığı iyi çocuk yuvaları ve okullar oluşturulması için çabalıyoruz. Çocukların ilkokulun sonunda seçilip ayıklanması bir haksızlıktır ve gelecek şansını sekteye uğratmaktadır. Bu nedenle hedefimiz çocukların uzun süreli birlikte öğrenimini sağlamaktır.
        Demografik dönüşüm günümüzde etkisini göstermeye başladı ve bu etki artmaya devam edecek. Bu nedenle, göçü, geniş kapsamlı ve şeffaf, göç eden tüm işçilerin oturum sürelerini kolayca uzatabilecek ve sağlamlaştırabilecekleri bir puan sistemiyle yöneterek, işgücü göçünü kolaylaştırmak istiyoruz.
        Göçmenlerin tüm meslek dallarında çalışmaları ve kariyer yapmaları ne yazık ki hala normal bir durum olmaktan uzak. İş başvurularında soyadı ya da ebeveynlerin kökeni artık bir başvurunun başarı ya da başarısızlığını belirlememelidir. Bu resmi kurumlar için de geçerli: Biz kurumların kültürlerarası açılımından ve bu kapsamda özellikle kamu idareleri ve adliyelerin, okul ve çocuk yuvalarının açılımından yanayız. Bu kurumlarda ülkemizin toplumsal çeşitliliğinin sergileniyor olması bizler için önemli.
        Ülkemizin dinsel çeşitliliği açısından İslam’ın Almanya’ya entegrasyonunu ve eşitlenmesini hızlandırmanın yollarını arıyor ve Müslüman inancına mensup tüm insanları bu müzakerelere katkı sunmaya davet ediyoruz.
        Bu seçim kampanyasında ve gelecek dört yıl boyunca mültikültürel bir Almanya için –düşmanlıklara, art niyetliliğe ve yanlış önyargılara karşı– savaşımlarımızı sürdüreceğiz. Biz göçmenler için, ama herşeyden önce göçmenlerle birlikte, ülkemizde daha fazla eşitlik, kabul görme ve bağlılık için mücadele ediyoruz.