Belki siz de biliyorsunuzdur: Okulda dikkat edemeyen çocuklar sürekli hareket halindedir ve oldukça afacandırlar. Yerlerinde rahat duramazlar, en azından okulda bunu yapamazlar.
Bir şey söylemek istediklerinde parmak kaldırmazlar, öğretmenlerinin söz hakkı vermesini beklemezler, tam aksine söylemek istediklerini öylece söylerler, bazen çok sesli ve diğerlerini rahatsız ederek. öğretmenlerle sorunları vardır, bazen de tüm sınıfla. 1990'lı yılların ortalarından bu yana psikiyatristler ve birçok çocuk doktoru tarafından bu özellikler, etkileyici adıyla Dikkat Bozukluğu Sendromu'nun (Aufmerksamkeits-Defizit-Störung), kısaca ADS'nin, bazen de (hiperaktivite gözlemlendiğinde) ADHS (Aufmerksamkeitsdefizit- Hyperaktivitätsstörung) olarak da adlandırılır, semptomları olarak kabul ediliyor.
Sözü edilen davranışların psikiyatrik bir sıra dışılık olarak görülüp görülemeyeceği ve hangi boyutta olduğu uzun yıllardan beli tartışmalı bir konudur.
Gelenekçiler davranış biçimlerini beyindeki bir sorunla açıklıyor, örneğin, nörotransmitter alanındaki sorunlar. Onlar, adı Ritalin olan bir ilaç yazıyorlar. Bu ilaç dikkatleri toplamaya yardımcı oluyor. çocuklar sakinleşiyor, öğretmenler rahatlıyor, ebeveynler çocuklarının davranış bozukluğu yaşamaktansa hasta olmasına seviniyor.
Psikiyatrinin yardımıyla ve ilaç sanayisi tarafından kutsanarak herkes tatmin edilmiş oluyor. Bu, özetle nefes kesen bir başarı öyküsünün raporu olabilir. Ancak bu öykü estetik hatalardan arınmamıştır ve şaşkınlık yaratan şey yalnızca etnik Alman İlaçla ilgili önemli bir sorun var. Alınan madde, Methyl-phenidat, hiç de masum bir madde değil. Ritalin'in etkileri örneğin kesinlikle ADHS'li çocuklarla sınırlı kalmamakta. üniversite öğrencileri sınav hazırlıkları çerçevesinde Ritalin'in etkisini önemsiyor. Ve başkaları da ilgi gösteriyor olmalı. çünkü kara borsada bir Ritalin tabletinin fiyatı şu an 10 Euro'ya çıkmış durumda. Bir dizi araştırmadan şunlar biliniyor: Birçok öğretmen tarafsız birer gözlemci değil. Biri için sıra dışı bir durum, davranış bozukluğunun ifadesi olan şey, bir başkası için sevindirici, canlı bir karakterin ifadesidir. öyleyse hangi çocuklara ADHS tanısı konulacağı muhtemelen çocuğun hangi öğretmenle ilişkide olduğuna da bağlı. çocuk doktorları ve psikiyatristler tarafından yapılan tanılamanın güvenilirliği noktasında bazı sorunlar olduğu dikkate alındığında, bu durum son
derece endişe vermektedir. üçüncü olarak şu söylenebilir: Rahatsız edilmeye son derece elverişli dersler var ve uzun
aralıklarla dikkatlerini toplayamayan çocuklara öğrenim fırsatı sunan dersler de. Tüm bu gözlemlerin anlamı: ADHS tanısı, Ritalin reçeteleri, görünüşe göre bazı öğretmenlerin yorucu yaşantısını biraz katlanabilir kılmaya yardım ediyor. Göründüğü kadarıyla Alman okullarında bu tür öğretmenlerin sayısı az olmadığından, psikiyatrinin ve ilaç sanayisinin arada sıra da kötü pedagojinin etkilerini dengelemeye yardım ettiğini söylemek olanaklı. Sendromun özellikleri, tartışmanın sertliği, ADHS'yi göç düzlemindeki etkileri incelemek için ilginç bir aday yapmaktadır. Bu yazıyı DIE GASTE'de yayınlamanın çıkış noktası bir Alman sağlık sigortasıdır. öğretmen ve ebeveynler sakin çocuklara değer veriyor olabilir. Doktorlar da bekleme odasının dolu olmasına
sevinebilir. Ama birileri tüm bu giderleri karşılamak zorunda. Ve Alman sağlık sisteminde sağlık sigortaları
bu giderleri üstlenmektedir. Durum Barmer GEK'in tahammül sınırlarını birkaç ay önce aşmış görünüyor. Sigorta, rakamları nefes kesen bir doktor raporu yayınladı. Raporun
merkezinde, nerelerde sıkça ve nerelerde daha ender ADHS tanısı koyulduğunu ilçelere göre (ve bazen de illere göre) gösteren bir Almanya haritası duruyor.
Bu haritaya ilk bakıldığında şu görülüyor: Olağanüstü farklılıklar. Bazı ilçelerde tanı koyma hevesi yüksek. Başka ilçelerde ADHS'li çocuklara az rastlanıyor. Bu gerçekten ilginç veri hazinesini araştırmayı Bochum Protestan Yüksekokulu'nda yürütülen küçük bir proje kendine görev edindi. Yöntem: Almanya ADHS haritası yardımıyla ilçeler belirleniyor. Ve bu ilçelerdeki ADHS tanılamaları ve Ritalin reçetesi oranı mevcut diğer verilerle, toplumsal, siyasal ve ekonomik değişkelerle,
göçmen oranları, Alman vatandaşı olmayan öğrenci payı, etnik Alman aile çocuklarının payı vs. ile ilişkilendiriliyor. özel bir istatistiksel yöntem (bağlılaşım analizi) ilk olarak Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nde, toplam 1.269.593 öğrencisi bulunan 20 ilçe için sistematik bağlantıların ilk ipuçlarını veriyor.
Burada tanıtılan bağlılaşım araştırmasının en önemli sonuçları nedir? İlk bulgular ADHS tanısının/Ritalin reçetelerinin okul kapsam bölgesinin toplumsal durumuyla bağlantılı olduğu yönünde. Kuzey Ren Vestfalya'da kapsam bölgesi sorunlu olan okullara ek öğretmen kadrosu veriliyor. Yoksul aile çocukları sayısının yüksek olduğu ilçelere çok sayıda ek öğretmen kadrosu veriliyor, sorunlu öğrenci sayısı düşük ilçelere v kaynaklar da düşük. Bu ek öğretmen kadrolarıyla Barmer GEK verileri karşılaştırıldığında, istatistiksel açıdan önemli ilk (belirgin) bağlantı oluşuyor. Bu ek öğretmen kadrolarının birçoğunu alan ve birçok çocukta özel pedagojik destek gereksinimi saptayan okul kapsam bölgeleri, aynı zamanda ADHS tanısı koyulmuş birçok çocuğa da sahip. özel pedagojik destek gereksinimli her bir çocuk başına düşen ek öğretmen kadrosu sayısı düşük ilçelerde, ADHS tanısına da pek rastlanmamaktadır. Etnik Almanlardaki rakamlar tam
tersini gösteriyor. Birçok spätaussiedler** çocuklarının yaşadığı ilçelerde "ADHS" tanısına da pek rastlanmıyor.
Ritalin reçeteleri burada daha temkinli verilmekte. Sonal olarak Alman vatandaşı olmayan tüm çocuklar ele alındığında, betimlenen belirgin bağlantılar kaybolmaktadır.
Sonuçlar nasıl yorumlanabilir? Bağlılaşım analizlerinin yorumlanması meşakkatlidir.
Bağlantılar kimi zaman nedensel ilişkilere işaret eder, kimi zaman da etmez.
Bazı durumlarda bulunan bağlantılar farklı özelliklerden kaynaklanır. Temkinli bir yorumda bulunma denemesiyle bulguların
kafa karıştırdığı belirtilebilir. Neden özellikle etnik Alman aile çocukları dikkatleri çekmiyor? Zor koşullarda yaşamanın ADHS tanısının çoğalmasına işaret ettiği bilgisi de görüntüye pek uymuyor. çün-kü etnik Alman aileler Almanya'da kesinlikle olağanüstü bir servete sahip değil. öyleyse etnik Alman çocuklarının varlıklı ebeveynler nedeniyle başarım düzeylerinin örneğin Alman vatandaşı olmayanlara kıyasla daha yüksek olması durumu geçerli değildir. Nitekim PISA Araştırmaları bu öğrenci grubunu özellikle sorunlu bir grup olarak betimlemiştir. İlk ve temkinli hipotezlerimiz
farklı bir yönü gösteriyor: Doğu Avrupa'da yaşayan Alman asıllı azınlık üyesi olarak on yıllar boyunca takip edilmiş olmak, dikkatin oluşmasını elverişli
kılan ya da en azından psikiyatrik tedavi girişimlerine tepkili olmakla
bağlantılı bir aile modeli geliştirilmesine katkı sunmuş olabilir. öyleyse etnik Alman ebeveynler belki de çocuklarını daha az sorun yaratacak bir şekilde eğitmekteler ya da çocuk doktorları ve psikiyatristlere pek de güvenmemekteler. Her iki yorum da son derece önemli. çünkü direngen aile yapıları aramak ve de doktorlarla ilişkide etnik özellikler, ADHS araştırmaları açısından gerçekten ilginçtir.
Ebeveynler, öğretmenler kendilerine ADHS olup olmadığını saptamak üzere çocuklarını muayene ettirmelerini öğütlediğinde ne yapabilir? Buna verilecek basit öğütler yok. Ancak böyle bir öğüdün öğretmenden öğretmene değiştiğini bilmek, belki de başka bir okulda, başka bir kentte böyle bir öğütte bulunulmadığını bilmek, Dikkat Bozukluğu'nun boyutları ve tedavisi hakkında hararetli bir tartışma yürütüldüğünü bilmek, karar verilmesinde yardımcı olur. Okulu değiştirmek en azından üzerinde düşünülmesi gereken bir seçenektir.
Pekiyi ADHS araştırmasından geriye nasıl bir kazanım kalmıştır? Alman eğitim
sistemi her an bir sürpriz yapmaya hazırdır. İlkin şu saptanabilir: Görüldüğü kadarıyla Alman psikiyatristlerin ve Alman çocuk doktorlarının gözünde tüm çocuklar eşit değil. Görünen o ki, Almanya'da "Dikkat Bozukluğu" tanısı koyup koymamak, Ritalin reçetesi hazırlayıp hazırlamamak ilk olarak yerleşim yeriyle bağlantılı bir
konudur. Ve ADHS tanısı ayrıca ekonomik koşullarla da bağlantılı bir konuymuş
gibi yansıyor. Görüldüğü kadarıyla, ebeveynlere, çocuklarını dikkatleri toplamayı destekleyen ilaçlarla uysallaştırmayı öneren öğretmenler de Alman eğitim sisteminin bir parçasıdır. Ve rakamlar son yıllarda ciddi artışlar gösteriyor. Göçün sonuçları alışılmış yollardan ilerlemiyor. örneğin Alman engelli okullarından (Förderschule) farklı olarak, ADHS tanılamasında ve Ritalin reçetelerinin hazırlanmasında göçmenlerin mağdur edildikleri görülmemektedir. Alman okullarında huzursuz ve dikkatlerini toplayamayan çocukların durumu pek de kolay olmayabilir. çoğu, belki de büyük bir çoğunluğu hiç de masum olmayan ilaçlar almak zorunda. Görünüşe göre Alman eğitim sisteminde bu kuşkulu gelişmenin etkisinden korunabilen göçmen aileler de var. Ve bu, bu gerçekten iyi bir haber, öyle değil mi?
|