Bilindiği üzere, Türkçede üç tür isim tamlaması/ad takımı vardır ve bu türler isimlerin/adların aldıkları takılara göre ayrılmaktadır.
1. İki isim de/ad da takı almaz. Örnek: altın saat. Anlamı, saatin altından yapılmıs olmasıdır. Onun için “altın saat” yerine “altından saat” de denilebilir. Bu isim tamlamasının en güzel örneği “kurşunkalem”dir ve görüldüğü gibi beraber yazılmaktadır. Beraber yazılan başka örnekler de vardır; “başkonsolos” gibi
Ayrıca mecazî anlamda kullanılanlar da vardır. Örneğin Sovyetler Birliği dağılmadan önce, komunist ülkelere verilen “demir perde” adı gibi; yani mecazî anlamda sınırı demirden yapılmış ya da demire benzeyen bir perde gibi olan devletler.
Bu isim tamlamalarında “Sovyetler Birliği’nde” ya da “iç hatlar” ve “dış hatlar”da görüldüğü gibi ilk isim, ya da ikinci isim çoğul eki alabilir, ama bu tür isim tamlamaları tek anlamlı bir kavram oluşturduğundan, iki ismin arasına sıfat giremez.
2. Bu türde ilk isim takı almaz, ikinci isim ise iyelik eki “(s)I” ile birinci isme eklenir, birinci ismi tamamlar. Örnekler: ders kitabı, elma şekeri, okul müdürü, sokak kapısı, sınıf arkadaşı gibi. Bu tür isim tamlamaları da tek ve genel anlamlı bir kavram oluşturduğundan, iki isim arasına sıfat giremez ve bu kavramları genelde ikinci isme gelen çoğul eki çoğul yapar. Örneğin: okul müdürleri, sınıf arkadaşları gibi. Yalnız eğer ilk isim bir yer ismi ise, “Ankara armudu” gibi, böyle isim tamlamalarından –anlamlarından ötürü– çoğul yapılamaz. “Türk Dil Kurumu” da çoğul yapılamaz, çünkü Türkiye’de bu adı taşıyan bir tek dil kurumu vardır.
Bu tür isim tamlamalarında da iki isim beraber yazılabilir; örnek: dışişleri. Ayrıca bu isim tamlamaları aynı kurallarla genişletilebilir. Örneğin Dışişleri Bakanı, ama yine de tek anlamlı bir kavram oluşturur ve onun için de ilk isim tamlaması ile ikinci ismin arasına sıfat giremez.
3. Bu tür isim tamlamalarında ilk isim “(n)in” eki (Genitiv) alır, ikinci isim ise iyelik eki “(s)i” ile birinci ismi tamamlar. Örnekler: ailenin büyüğü, sınıfın birincisi, sözün doğrusu, derneğin başkanı. (Bu örneklerden de anlaşıldığı gibi, Türkçede sıfatlar isim gibi kullanılabilmektedir.)
Bu tür isim tamlamaları tek anlamlı bir kavram değildir ve somuttur. “Çocuk ayakkabısı” genel bir kavramdır, ama “çocuğun ayakkabısı” dendiği zaman, belirli bir çocuktan bahsedilmektedir. Onun için de iki ismin arasına sıfat girebilir; örneğin: çocuğun yeni ayakkabısı.
Aynı şekilde her iki isim de çoğul eki alabilir. Örneğin: “Öğrencilerin defterleri nerede?! (Bkz. Esin İLERİ, Lehrbuch der türkischen Sprache. Hamburg 2007, s. 177)
YANLIŞLAR
Kurallar böyle olduğu halde, son zamanda televizyonlarda “Dışişleri eski Bakanı denmeye başlandı. Doğrusu “eski Dışisleri Bakanı”dır; çünkü tek anlamlı bir kavram olan bu isim tamlamasının önüne gelen sıfat birinci ismin –“Dışişleri”nin– sıfatı değildir, isim tamlamasının – “Dışişleri Bakanı”nın– sıfatıdır.
Bunu, Türk Dil Kurumu’nun eski başkanı sayın Profesör Şükrü Halûk AKALIN’a söylemiştim, ama bana yaptırım güçlerinin olmadığı cevabını vermişti. “Yaptırım gücü olmayan” Türk Dil Kurumu’nun görevi ne olabilir, acaba?
Bu yıl İstanbul-Etiler’de bir lokanta gördüm; adı “Balıkev” idi. Türkçe kurallarına göre, bu “balıktan yapılmış bir ev” demektir. Doğrusu ise “Balık Evi”dir. Bazı kimseler yeni bir şey bulduklarını sanarak maalesef Türkçeyi bozuyorlar.
Yine bu yaz Ayvalık’ta bir manavda “Çanakkale şeftali” diye bir etiket gördüm. Manava “Bu ne demek?” diye sordum ve alaylı bir şekilde “Çanakkale mi, şeftali yoksa şeftali mi, Çanakkale?” dedim. Manavda satıcı olarak çalışan okul çağındaki bir çocuğa “Bunun doğrusu nedir?” diye sordum. Maalesef cevap veremedi. Kendisine, doğrusunun “Çanakkale şeftalisi” olduğunu söyledim. Bunun üzerine manav bana “Bu manav dili” dedi ve böylece ben de “yeni bir dil” öğrenmiş oldum.
|