Die Gaste
İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
ISSN: 2194-2668
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
Yayın Sorumlusu (ViSdP): Engin Kunter
diegaste@yahoo.com
|
Federal Almanya’da Yayımlanan
Türkçe Günlük Gazetelerin Dil Kullanımı Üzerine*
Dr. Nurhan BAŞ
(Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü)
Bazı sözcük birlikteliklerinde baskın dile koşut bir fiil tercihi yapılmaktadır. Örneğin meslek öğrenmek/ meslek eğitimi görmek yerine Ausbildung/ Lehre machen sözcük birlikteliğiyle paralellik gösteren meslek yapmak tercih edilebilmektedir. Bu konuya ilişkin başka bir örnek de Führerschein machen karşılığında Türkiye Türkçesindeki ehliyet almak yerine ehliyet yapmak sözcük birlikteliğinin kullanılmasıdır.
Söz dizimine ilişkin bir kopyalama ise weitermachen (= devam etmek) fiilidir. Almancadaki weiter sözcüğü birçok fiille kullanılabilirken, Türkçede devam sözcüğünün birleşik fiil olarak kullanımı etmek fiiliyle sınırlıdır.
Giriş
Almanya'da günlük yayımlanan Türkçe gazetelerde kullanılan dil hakkında bir fikir edinmek amacıyla, 1-30 Haziran 2010 tarihleri arasında yayımlanan Hürriyet ve Zaman gazetelerinin belli bölümlerinde yer alan metinler incelenmiştir. Türkiye Türkçesinden bazı farklılıklar gösterebileceği düşüncesinden yola çıkılarak yapılan bu araştırmada tespit edilen örneklerde rastlanan kullanım özelliklerini tartışmadan önce, Türkçe gazetelerin hem olası okur kitlesinin hem de yazarlarının içinde yaşadıkları dilsel ortamı betimlemek amacıyla, Almanya'da Türkçe konusu ele alınmıştır. Bu bağlamda; Türkçe öğrenme ortamı, Almanya'da konuşulan dil, Türkçe konuşurların kendi dillerini korumaya yönelik tutumları ve konuşma dilinden örnekler sunularak kopyalama sonucu dildeki değişimler hakkında bilgi
verilmiştir.
1. Almanya'da Türkçe
1.1. Almanya'da Türkçenin Durumu
Almanya'daki Türkçe konuşurların arasında ana dile hâkimiyet bakımından büyük farklılıklar bulunmaktadır. Almanya'ya ilk göç dalgası dikkate alındığında, Türkiye kökenli göçmenlerin geldikleri bölge farklılığı, ve düşük eğitim düzeylerinden dolayı heterojen bir Türkçe altyapısının olduğu söylenebilir. Hem Türkçe eğitim imkânının göçmen azınlıklar tanımlamalarından dolayı desteklenmediği (Gözaydın 2002) hem de mevcut Türkçe öğrenme olanaklarına ilginin az olduğu düşünüldüğünde, Türk kökenlilerin Türkçeyi ağırlıklı olarak evde aile ortamında öğrenebildikleri ortaya çıkmaktadır. Ancak göçmenlerin aile ortamında salt kendi dillerini konuşmaları neredeyse istisnai bir durumdur. Dolayısıyla göçmen ailelerin çoğu, konuşurken Almanca ve Türkçe karma bir dil kullanmaktadırlar. Gogolin vd'e göre Türk kökenli öğrencilerin Türkçe dil kullanımları, günlük dil düzeyindedir (2004: 68).
Türk kökenli öğrencilerin, Türkçe derslere katılımları kendi dillerini korumaya yönelik bir tutum olarak görülse de (Reich/Roth 2002: 7,8), bir göç ülkesinde göçmen konuşurlar, anadillerine ülkenin egemen dilini konuşan tek dilli konuşurun düzeyinde zahmetsizce hâkim olamamaktadırlar. Ana dillerini geliştirmeyen konuşurların sözcük dağarcığı kısırlaşacak ve giderek daha fazla Almancaya ait özellikler taşıyacaktır. Ancak İlişki Dilleri kuramcısı Johanson'a göre bir dilin yaşamını tehdit eden unsur, kopyalamadan kaynaklanan yapısal
değişimler değildir. Konuşurlar, sosyal işlevleri kalmadığı düşüncesiyle dillerini öğrenmeye ve öğretmeye değer bulmadıkları zaman, bu dillerin yaşamı tehlikeye girmektedir
(2009: 54). Konuşurların baskın dili daha saygın bulmaları, bu dilin tercih
edilmesine sebep olmaktadır. Zira eğitim fırsatlarından yararlanma ve mesleki yükselme ancak Almancaya hâkimiyetle mümkün olmaktadır. Araştırmalar da, ana dil dersi ile okul başarısı arasında bir seçim yapmak durumunda kalan velilerin, genelde okul başarısı lehine karar
verdiklerini bulgulamıştır (Reich vd. 2002: 8). Ancak Türk göçmenlerin Türkçe gazete okumaları da dillerini korumaya yönelik bir tutum olarak görülmelidir. Türkçe konuşurların, dillerini korurken içinde bulundukları dilsel ortamı göstermek için konuşma dilinden örnekler sunulmaktadır.
1.2. Konuşma Dilinden "Almanya Türkçesine" İlişkin örnekler
Almanya'da yaşayan Türk kökenli göçmenlerin Türkçe konuşmalarında; fonetik, morfosentaktik ve sözcük bilgisi açısından Türkiye Türkçesinden farklı kullanımlar dikkat çekmektedir. Sesçil farklı kullanımlar, tipik olarak sözcüğün hem Almancada hem Türkçede aynı yabancı kökene sahip olduğu durumlarda görülmektedir. Müzik [mʏzɪk] yerine Musik [mʊzi:k],
standart yerine [ʃtɑndɑrt], sos [sɔs] yerine Almancadaki Soße'dan etkilenerek [ˈzo:sə] denmesi bu kullanıma örnektir. Bu durumda Almancanın ses özellikleri de kopyalanabilmektedir.
Bazı sözcük birlikteliklerinde baskın dile koşut bir fiil tercihi yapılmaktadır. örneğin
meslek öğrenmek/meslek eğitimi görmek yerine Ausbildung sözcük birlikteliğiyle paralellik gösteren meslek yapmak tercih edilebilmektedir. Bu konuya ilişkin başka bir örnek de Führerschein machen karşılığında Türkiye Türkçesindeki
ehliyet almak yerine ehliyet yapmak sözcük birlikteliğinin kullanılmasıdır.
Söz dizimine ilişkin bir kopyalama ise weiter machen (= devam etmek) fiilidir. Almancadaki weiter sözcüğü birçok fiille kullanılabilirken, Türkçede devam sözcüğünün birleşik fiil olarak kullanımı etmek fiiliyle sınırlıdır. örnek a'da görüldüğü gibi Türkçede de eylemlerin devam ettiği, yönelme durumunda bir tümleçle ifade edilebilmektedir, ancak cümlenin yapısı karmaşıklaşmaktadır. Bu konuda aşağıdaki değişkeyle (b) karşılaşılabilmektedir:
a) Spielen wir noch etwas weiter. Oynamaya biraz daha devam edelim.
b) Biraz daha devam oynayalım.
Bu söz dizimi kopyalaması sayesinde devam sözcüğü, Almanca yapıya koşut olarak farklı fiillerle kullanılabilmektedir. Bu yapı değişikliği, çeşitliliğin yanı sıra bir kolaylık da sağlamaktadır. Zira etmek fiilinin öge olarak eksilmesi sonucunda, sola doğru dallanan bir yapısı olan Türkçe, içinde bu özelliği barındıran yönelme durumundaki tümleçli yapıyı (örnekte: oynamaya) yitirmektedir. örnek b'deki gibi yapılar Almanya'dan Türkiye'ye dönen Türkçe konuşurlarında da görülmektedir.
2. Gazetelerin İncelenmesi
Birinci bölümdeki örnekler konuşma dilinde tespit edilen dil kullanımını göstermektedir. Gazetelerdeki dil ise yazı dilidir. Aşağıdaki örnekler 2010 yılının Haziran ayı boyunca incelenen
Hürriyet ve Zaman gazetelerinden alınmıştır. Bunun için irdelenen metinlerin Almanya'da hazırlanmış olması şartı aranmıştır, örneğin Hürriyet gazetesinde ağırlıklı olarak Avrupa Sayfaları incelenmiştir.
2.1. Almanya'ya özgü Konular
Bu başlık altında incelenen unsurlar, Federal Almanya'nın siyasi ve kültürel hayatına ilişkin yapılanmalarından ortaya çıkmaktadır.
Almanya'daki siyasi hayata ilişkin kavramları içeren bilgiler aktarılırken Alman kültürüne özgü söylemlerin de aktarıldığı görülmektedir. Böylece örneğin renklerin simgesel kullanımı "Almanya Türkçesine" de geçmektedir. Almanya'da Hıristiyanlık siyahla simgelendiğinden muhafazakâr olan CDU/CSU (Hıristiyan Demokratik Birliği) partilerinin rengi de siyahtır. çevreci parti Yeşiller'in rengi ise parti isminden gelmektedir. SPD'nin rengi kırmızı, FDP'nin rengi ise sarı renkle ifade edilmektedir. Bu kültürel altyapı Türkçe gazetelere de siyah yeşil koalisyon hükümeti(Zaman 28. 06.10: 5), siyah-sarı koalisyon (Hürriyet 15.06. 10: 12) ve hatta 'Lamba koalisyon' kurmak (Zaman 07. 06.10: 4) gibi ifadelerle yansımıştır.
Gazetelerde Alman devlet dairelerinin ve okul türlerinin adları, bazı meslekler ya da yer isimleri verilirken Türkçenin yanı sıra Almanca ve Türkçenin ya da sadece Almancanın tercih edilebildiği görülmektedir. Bir metnin başlığında Arbeitsamt sözcüğüne yer verilirken, metnin içinde İş Dairesi sözcüğü kullanılmış ama sonra yine Almanca karşılığı tercih edilmiştir (Zaman 10.06.10: 14). Bazen de Gençlik Dairesi (Jugendamt) (Zaman 28.06.10: 4) örneğinde olduğu gibi bir dairenin iki dildeki adı birlikte kullanılmıştır.
Okul türlerine ve eğitimle ilgili konulara Almanca olarak yer verilmiş, örneğin Sonderschule, Gymnasium, Hauptschule, Realschule, Gesamtschule, Abitur, Schülerförderung ve Lernstube gibi. Bu konudaki Türkçe ve Almanca kavramların alanları örtüşmediğinden
Gymnasium yerine Türkçe bir ifade kullanma gayreti bu kavramın tam olarak anlaşılamamasına yol açmıştır: "Altıncı sınıfın sonunda ise çocuğun lise mi yoksa semt okullarına mı gideceği belirleniyor." (Zaman 12.06.10 yerel ek)
Burada lise sözcüğüyle anlatılmak istenen ortaokul düzeyindeki Gymnasium seçeneğidir. Türkçede ise lise, ortaokul sonrası dört yıllık eğitimi ifade eder.
Meslek adlarında da kavram alanlarının iki dilde örtüşmemesinden kaynaklanan bir belirsizlik yaşanmaktadır. Bir mesleğin Türkçe ifade edilmesi durumunda da Almanca karşılığını belirtme ihtiyacı duyulmaktadır: "Orta öğrenimimi bitirdikten sonra tüccarlık (Kaufmann) mesleğini öğrendim." (Zaman 03. 06.10 yerel ek)
Bu bağlamda akla gelen, kaufmännische Berufe üst kavramı. Aynı metinde şu meslekler geçmektedir:
Steuerberater (mali müşavir) ve Wirtschaftsprüfer. Bir başka yazar Türkçede yaygın olan tren istasyonu ya da tren garı yerine Bahnhof sözcüğünü tercih etmektedir. (Zaman 26.06.10: 5)
Bu bölümdeki örneklerde, Almanca yazım kurallarına uyulduğundan Almanca sözcük kullanımının bilinçli olarak gerçekleştirildiği düşünülmektedir.
Spor sayfalarındaki Alman ligleri
Bundesliga, Landesliga, Bezirksliga, Regionalliga, Oberliga, Kreisliga her iki gazetede de neredeyse sürekli Almanca verilmektedir. Eyalet adlarında tutarsızlık olabilmektedir.
Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin hem Türkçe karşılığına uygun bir biçimde KRV olarak kısaltması hem de Almanca NRW (=Nordrhein Westfalen) kısaltması kullanılmaktadır. KRV kısaltması sadece Zaman gazetesine özgüdür.
2.2. Mecazi Dil Kullanımı
Haberlere konu olan söyleşiler, Almanlarla gerçekleştirilince Almanca mecazları da aktarma gereksinimi duyulmaktadır.
Örneğin, "Hepimiz bir gemideyiz. Bu geminin yol alması için hep birlikte hareket etmeliyiz." (Hürriyet 25.06.10: 14) ifadesinin temelinde Almancada yaygın bir kullanımı olan in einem Boot/im gleichen Boot sitzen mecazı yattığı düşünülmektedir. Bu mecazla söylenmek istenen hepimiz aynı şartlara tâbiyiz, birbirimize muhtacız içeriğidir. Bu mecazi kullanım Almanca-Türkçe sözlüklerde aynı tehlikeye maruz kalmak (Steuerwald 1974: 121) ve aynı yolun yolcusu olmak (Kıygı 2005: 139) olarak verilmiştir. Oysa Türkçede
hepimiz aynı gemideyiz diye bir kullanım mevcuttur.
Aşağıdaki örnekte tablo yerine resim sözcüğü tercih edilince gönderge somut bir nesne olmuş, mecaz da soyut çağrışımını yitirmiştir:
"Hiç bir çatlaklık, bölünme resmi ortaya çıkmayacak [...]" (Zaman 23.06.10: 4).
Burada Türkiye Türkçesi konuşurlarının mecaz kullanımında hiçbir zaman benzer seçimler yapmadıkları iddia edilmemektedir.
Satranç alanında hem Türkçede hem Almancada şah mat (schachmatt) ifadeleri kullanılırken, Türkçedeki piyon kavramı yerine Almancadaki Schachfigur kavramına koşut olarak şah figürü biçimde bir kullanım mevcut değildir. Bu kavram gazetede, "milletvekillerini şah figürleri gibi yönlendirmemek" (Zaman 28.06.10: 5) şeklinde yer almış ve yazımından da anlaşılacağı üzere Türkçeleştirilmiş bir ödünçleme olarak karşımıza çıkmaktadır.
2.3. Farklı Fiil Seçimi Olarak yapmak Fiili
Ausbildung (Lehre) machen kavramını dile getirmek için konuşma dilinde oldukça sık kullanılan meslek yapmak (Zaman 19.06.10; Hürriyet 17.06.10: 15) ifadesi hem Zaman hem Hürriyet gazetesi tarafından yazı diline yansıtılmıştır. Bu kullanıma üç kez yer verilmiştir. Bu konuda Almancaya koşut bir kullanım da Abschluss machen kavramına karşılık olarak Türkiye Türkçesindeki diploma almak yerine, Almancasına benzeyen diploma yapmak (Hauptschule diplomasını yapıp) (Zaman 02.06.10: 13) sözcük birlikteliği örneğinde görülmüştür.
2.4. Eklerin Farklı Kullanılması
Bu konuda çoğul ekiyle dilleri ifade etmek için kullanılan -CE yapım eki ele alınmıştır. Almancada, Türkçenin aksine bir nesnenin çoğul olduğu somut olarak belirtilse dahi o nesneyi ifade eden isim çoğul eki alır. İlişki Dilleri araştırmalarında, çoğul ekinin yanlış kullanımı ile ilgili rakamlı örnekler yer alırken gazetelerde ancak sayı sıfatlarından sonra gereksiz çoğul eki kullanımları tespit edilmiştir. Rakamlardan sonra kullanılan çoğul ekine rastlanmamıştır.
Türkçede dil adları –CE yapım ekiyle türetilmektedir, örneğin İngilizce. Tabii ki
İngiliz dili demek de mümkündür. İngilizce dili gibi bir ifade şekli standart Türkiye Türkçesinde uygun bulunmasa da, bu kullanıma Türkiye'de hem konuşma hem de yazı dilinde rastlanmaktadır. Ancak, Türkçe dilde (Hürriyet 04.06.10: 16) örneğinde olduğu gibi, isim tamlaması olarak kullanılmayan ve iyelik ekinin
kullanılmadığı bir değişke görülmemektedir. Tekrarlar da dikkate alındığında –CE yapım eki toplam on iki kere i>dil sözcüğüyle birlikte kullanılmıştır.
2.5. Aynı Kökene Sahip Olan Yabancı Sözcükler
Yabancı sözcüklerin Almancadaki ses özelliklerinin Türkçeye kopyalanmasına ilişkin konuşma dilinden sunulan örneklere (1.2) yazı dilinde rastlanmamıştır. Yazılı dilde bu konuya ilişkin en
belirgin örnek, Arapça kökenli haşhaş sözcüğü yerine Almanca karşılığı olan Haschisch'ten etkilenerek haşiş isminin (Zaman 25.06. 10: 14) kullanılmasıdır. Almancada uyuşturucu bağlamında kullanılan bu sözcük Türkçeye Almancadaki bağlamı ile birlikte kopyalanmıştır. Bu sözcüklerin fonetik olarak benzeşmeleri ve aynı kökenden gelmeleri, aynı kavramı ifade ediyormuş yanılgısına sebep olmaktadır; böylece yalancı eşdeğerler (sahte dostlar) oluşmaktadır. Oysa haşhaş ve
Haschisch sözcüklerin kavram alanları iki dilde örtüşmemektedir. Yiyecek konusunda Türkçede
haşhaşlı çörek, Almancada ise bu konuda Mohnbrötchen gibi bir kullanım mevcuttur. Bu konuda başka örnekler ise Chance/Chancengleichheit kavramlarının çoğunlukla şans/eşit şans (Zaman 12.06.10: 12; 09.06.10: 4) karşılıklarıyla ifade edilmesidir.
2.6. çeviriye Dayanan Anlatım Farklılıkları ve Hataları
Bazı kullanımlar tam çeviri kelime (= Lehnübersetzung) olarak ifade edilebilir, zira kavramlar Almancasına koşut olarak kelimesi kelimesine çevrilmiştir, örneğin Almancada ülke ekonomisini ifade eden Volkswirtschaft kavramının halk ekonomisi (Zaman 26.06.10: 2) olarak ya da atomare Entwaffnung kavramının atomlardan silahsızlanmış (Zaman 30.06.10: 6) olarak çevrilmesi gibi. Bazen de öbekler aynı yöntemle çevrilmiştir, oysa Türkçede böyle bir kullanım biçimi mevcut değildir. Bazen de sözcüğün ilk akla gelen yaygın karşılığı ya da sözlükteki ilk karşılığı kullanılmıştır. Buna örnek begrüßen fiilinin olumlu bakmak/karşılamak veya desteklemek olarak çevrileceğine selamlamak olarak ifade edilmiş olmasıdır: VIKZ'ın İslam [...] konusunda bir araştırma yapılmasını temelde selamladığını belirten İnal [...] (Zaman 11.06.10: 5).
Aşağıda çeviri hatalarından dolayı anlaşılmaz hâle gelen bir Türkçe metin parçası ve bu parçanın Almanca kaynağından alıntılar verilmiştir:
"Hapisten çıkan cinsel tacizcilerin oturduğu yerlere yakın yerlerde oturanlar için korkuların işgalinde olmanın duygusal bir konu olduğunu bildiren Glatzke,
bazı insanların akıllarından ise, 'acaba eski bir mahkümün yakınında mı oturuyorum, öyle ise polis ne yapıyor?' sorularının aklından çıkmadığının altını çizdi." (Zaman 22.06.10: 4)
"... erklärt LKA-Chef Wolfgang Gatzke. Aus der Haft entlassene Sexualstraftäter seien ein emotionales Thema, besetzt mit ängsten. Wohnt womöglich bei mir in der Nachbarschaft ein aus der Haft Entlassener? Und wenn ja, was unternimmt die Polizei?" (Lanwert)
Yazar Almanca metni cümle cümle çevirerek değil de bu bilgileri özümseyerek kendi metnini hazırlayabilirdi. Ancak Almanya'da Türkçe bir gazetede çalışan bir gazetecinin hiç çeviri yapmaması mümkün değildir.
3. Değerlendirme
Türkiye kökenli göçmenlerin Türkçe gazete okuma tercihleri, sadece haber ve bilgi için değil, kendi dillerini geliştirme amacından da kaynaklanmaktadır.
Gazeteciler, okurlarının gazetelerdeki Türkçenin kullanımını doğru kabul edip örnek alabileceğini dikkate almalıdırlar.
Bu araştırmada, kuralcı bir dil yaklaşımından yola çıkılarak, Almanya'daki Türkçe gazetelerde hiçbir şekilde Almanca sözcük kullanılmamalıdır gibi bir görüş benimsenmemiştir. Dilin temel işlevi elbette iletişimi sağlamaktır. Türk göçmenler Federal Almanya'da, Alman kültürünü ve sistemini dile getiren Almanca ifadelerle iç içe yaşadıklarından, iletişimi kolaylaştırmak için bu ifadelerin Almancası belirtilmelidir de. çünkü özellikle nadiren rastlanan kavramların (örneğin
Eyalet Temsilciler Meclisi) sadece Türkçe karşılıkları yazıldığında, Türk göçmenlerin çoğu bu sözcüklerle, ilgili kavramları hemen özdeştiremeyebilir.
Gazeteciler kendilerini çevirmen olarak görmeseler de, sürekli çeviri yapmak durumunda kalmaktadırlar. Metinlerde tespit edilen dilsel aksaklıkların bazılarının, bilgilerin Almancadan Türkçeye çevrilirken meydana geldiği anlaşılmaktadır. Anlatımdaki bu aksaklıkların,
iletişimi zorlayacak boyuta ulaşabildiği tespit edilmiştir. Okurların kendi dillerini koruyabilmeleri için daha nitelikli metinler hazırlanmalıdır. Bu sorunun çözümü için aşağıdaki hususlara uyulması önerilmektedir:
– Hâlihazırda çalışan bazı gazetecilerin kendilerini geliştirmeleri için imkân sağlanmalıdır.
– İstihdam edilecek gazetecilerde hem Almancaya hem Türkçeye üst düzeyde bir hâkimiyet aranmalıdır.
– Metinler, Türkçenin doğru kullanımı açısından mutlaka tekrar düzeltmenler tarafından gözden geçirilmeli ve düzeltilmelidir.
– Federal Almanya'da akademik Türkçeyi öğrenme imkânlarının kısıtlı oluşunu göz önünde bulundurarak, gazetecilerin hem Almanya'da hem Türkiye'de eğitim görmeleri sağlanmalıdır.
– Her iki ülkede de mesleki etkinliklere katılabilmeleri için gazetecilere imkânlar sunulmalıdır.
– Gazeteciler çeviri konusunda bilinçlendirilmeli ya da çeviri eğitimi almalıdırlar.
Dipnot
* Bu yazı aynı başlıkla bilig dergisinin 2014 yaz sayısında yayımlanan makalenin (http://yayinlar.yesevi.edu.tr/files /article/965.pdf) bir özetidir. Almanya’daki Türkçe gazetelerle ilgili bölüme ve gazetelerden alınan örneklerin alıntılarına çoğunlukla yer verilememiştir.
Kaynakça:
Gogolin, I., G. Kaiser, H.-J. Roth, A. Deseniss, B. Howighorst ve I. Schwarz
(2004). Mathematiklernen im Kontext sprachlich-kultureller Diversität. (DFG Go 614/06) http://www.erzwiss.uni-hamburg.de/Personal/Gogolin/cosmea/core/corebase/mediabase/ foermig/ website_gogolin/
dokumente/mathe_bericht.pdf
Gözaydın, N. (2002). "AB Tartışmaları Sırasında Almanya'daki Türkçe … veya Biz Nereye?".
Türk Dili 608: 366-375.
Kıygı, Osman Nazım (2005). Kompaktwörterbuch Türkisch. Stuttgart: Klett.
Johanson, L. (2009). Türk Dili Haritası üzerinde Keşifler. çev. N. Demir & E. Yılmaz. Ankara: Grafiker Yay.
Lanwert, H. http://www.derwesten.de/politik/fruehwarnsystem-fuer-sexual
straftaeter-id3339686.html (07.12.14).
Reich, H. H. ve H.-J. Roth (2002). Spracherwerb zweisprachig aufwachsender Kinder und Jugendlicher Ein überblick über den Stand der nationalen und internationalen Forschung. http://www.erzwiss.uni-hamburg.de/personal/ gogolin/files/Gutachten.pdf
Steuerwald, Karl (1974). Deutsch-Türkisches Wörterbuch. Wiesbaden: Harrassowitz.
|
|