|
14. Sayı / Kasım-Aralık 2010 |
Die Gaste
İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
ISSN 2194-2668
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
Yayın Sorumlusu (ViSdP): Engin Kunter
diegaste@yahoo.com
|
II. OTURUM
İkidilliliğin Geliştirilmesinde Uygulanan
Uluslararası Programlar,
Almanya’daki Uygulamaları ve ”Anadiline Dayalı
Almanca Öğrenim Projesi”
Sempozyumun ikinci oturumunda sunumlarda bulunan Prof. Dr. Hans Joachim Roth, Mete Atay ve Zeynel Korkmaz, ikidilliliğin geliştirilmesinde uygulanan uluslararası programları ve Almanya’da uygulanma boyutlarını irdeledi.
Anadili temelinde Almancanın öğrenimini konu alan bir projenin de kamuoyuna tanıtıldığı oturumda, Köln Üniversitesi İnterkültürel Pedagoji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hans Joachim Roth, dünya genelinde farklı ikidillilik programları bulunduğunu belirterek, bunlardan biri “Submersion, yani çocuklar normal derslere katılarak, salt bulundukları ülkenin dilinde ders görmektedirler. Bir diğer model, koruyucu immersion: gelinen ülkenin dilinde bir ders... ek olarak dil desteği sunulmakta ve bunu ‘İkinci Dil Olarak Almanca’ adı altında tanıyoruz. Ayrıca köken dilini bir potansiyel olarak korumaya çalışan modeller var. Almanya’da anadili ya da köken dili ders olarak tanınıyor.” dedi. Bir diğer modelin, birinci sınıfta başlayan ve 4 yıl süren ikidilli ders modeli olduğunu belirten Roth, bu alandaki gelişmeleri ayrıntılı olarak ele aldı. İkidilli büyüyen çocuklar açısından bu modelin olumlu olduğunu, ama Almanca bilmeden okula başlayan öğrenciler açısından beklenen sonuçları vermediğini açıklayarak, bu modellerin güçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. IGLU ve PISA araştırmalarında olduğu gibi ikidilli derslerde okuma testleri uyguladıklarını ve öğrencilerin dört yıl içerisinde hem Almanca hem de anadilinde metin okuma ve anlama bakımından iyi sonuçlar elde ettiklerini belirten Prof. Roth, ayrıca bu ikidilli modelin, öğrencilerin, ailelerinin sosyo-ekonomik durumundan kaynaklanan farklılıklarını da aşabildiğini vurguladı.
Uzun süre Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyonu Başkanlığı yapan Mete Atay, oturumun konusunun, anadiline yönelik alışılmış tartışmaların bir adım ötesine geçtiğini ve uzmanlık alanına doğru kaydığını belirterek sözlerine başladı. Bazı Batı Avrupa ülkelerinin, AB ve Birleşmiş Milletler’in isteği üzerine, göçmen çocuklarının dil sorunlarıyla erken bir dönemde ilgilenmeye başladıkları için başarılı olduklarını belirten Mete Atay, 2000 yılından bu yana ise ekonomik kriz nedeniyle bu ülkelerde de sorunlar baş gösterdiğini söyledi. Anadili bağlamında, Almanya’nın federal yapısından doğan ve yer yer kentler düzeyinde de farklılıklar gösteren proje ve modeller olduğunu, ortak bir program yapılmadığını vurguladı. 1990’a kadar anadili derslerinin işlevsel açıdan ikidilliliği geliştirmek için sunulduğunu düşündüklerini dile getiren Atay, bunun yanlış anlaşıldığını ve ancak 90’ların ortasına doğru, geçek anlamda ikidilli modellerin uygulandığını anımsatarak, böyle bir model, “Hessen eyaletinde Qoala projesiyle başladı. Bu Qoala Projesi iki dilde okuma yazma programıydı.” dedi. Göçmen çocuklarının ikidilliliğinin onların önemli bir avantajı olduğunu ve bu avantajı kullanma fırsatı verildiği takdirde daha başarılı olabileceklerini kaydeden Mete Atay, varolan engeller için de, “Dil politikalarının siyasete alet edilmesi: Özellikle seçim dönemlerinde iç politika malzemesi olarak kullanılmış olması bu tür programların uygulanmasında büyük engeller teşkil ediyor. İkincisi, ekonominin acımasız kurallarının eğitim politikalarına eğitim kuralları olarak konulması, yani her türlü kısıntının her türlü ekonomik tasarrufun eğitim alanlarında daha kolay çizilen hesaplamalardan ya da yerlerden yapılmış olması. Üçüncü tehlike, dil yasakları. Dördüncüsü, belki de en önemlisi, Türk velilerin bu konuda yeteri kadar destek olmamaları.” diye konuştu.
Dil ve Eğitimi Desteklemek için İnisiyatif e.V. ve Die Gaste adına “Anadili temelinde Almanca öğrenim projesi” çerçevesinde sunum yapan Zeynel Korkmaz, süregiden göç ve entegrasyon tartışmaları bağlamında projenin ana çizgilerini ortaya koydu.
“Anadili temelinde Almanca öğrenim projesi” hakkında verdiği bilgilerde Korkmaz, anadili temelinde, planlı ve sistemli bir Almanca öğrenimi için, anadilini geliştiren ve bu gelişime paralel olarak Almanca öğrenilmesini sağlayan bir programın hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Programın sadece çocuğu değil, aynı zamanda aileyi de kapsaması ve aile ortamında sürdürülmesinin sağlanabilmesi gerektiğini belirtti. (Zeynel Korkmaz’ın sunumunun tam metni için bkz. s. 8-9.)
|
|
|