|
14. Sayı / Kasım-Aralık 2010 |
Die Gaste
İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
ISSN 2194-2668
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
Yayın Sorumlusu (ViSdP): Engin Kunter
diegaste@yahoo.com
|
V. OTURUM
Alman ve Türk Hukuku Açısından Yurttaş ve Göçmen
Hakları
Sempozyumun ikinci günkü ilk oturumunda (5. Oturum) “Alman ve Türk Hukuku Açısından Yurttaş ve Göçmen Hakları” konusu irdelendi.
İstanbul Üniversitesi’nden Özel ve Mukayeseli Hukuk Dalı öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ergun Özsunay, Türk özel hukukunun, 1926 yılında İsviçre’den toptan alındığını, üzerinde bazı değişiklikler ve eklemeler yapılarak oluşturulan Türk Medeni Hukuku’nun ve borçlar kanununun temel yasalarına dayandığını açıklayan Prof. Dr. Ergun Özsunay, “Bu bir hukuk devrimidir gerçekten. Yabancı hukukun alınıp bambaşka bir iklimde yetiştirilmesi birçok mukayeseli hukukçunun vurguladığı gibi, bir hukuk reformu değil bir hukuk devrimidir!” dedi.
Özel hukukun gereklerinden medeni kanun, borçlar kanunu ve ticaret kanunu çerçevesinde; tüketici hukuku, rekabet hukuku, patent hukuku, marka hukuku, sanayi tasarımlar hukuku vb. konularına değinen Prof. Dr. Ergun Özsunay, konuşmasının son bölümünde yurtdışında yaşayan göçmeler açısından Türk hukukunun büyük önem taşıdığının altını çizdi ve “Türkiye’den ayrılıp yabancı bir ülkeye gitmekle, Türk hukukunun veya kendi ulusal hukukunuzun etkisinden kurtulmuş olamazsınız. O sizi gölge gibi nereye giderseniz takip eder. Bizim milletlerarası özel hukuk ve usul hukuk hakkında bir kanunumuz var. Bu kanun en modern düzenlemelerden biridir. Nitekim bu kanunun öngördüğü çözümlerle Almanya’da, Fransa’da, İsviçre’deki milletlerarası özel hukuk kanunları arasında hiçbir fark yoktur. Yani bunlar evrensel, tekbiçim kurallardır” dedi. Bu bağlamda yurtdışında yaşayan göçmenlerin evlenme-boşanma, miras, evlat edinme, özellikle de menkul ve gayrimenkul hukuku vb. konularında Türk hukukuna tabii olduklarından ve bu anlamda “Onun için yurtdışında yaşayan Türklerin hangi ülkede olursa olsun kendi ulusal hukukları hakkında minimum bilgi edinmeleri önem taşımaktadır.” diyerek sözlerini tamamladı.
İstanbul Barosu avukatlarından Asuman Öktem yaptığı konuşmada, Alman ve Türk hukuku açısından yurttaş ve göçmen hakları konusunu irdeledi. Hukuk, yurttaş ve göçmen sözcüklerinin gerçekte basit birer sözcük değil, birer kavram olduğuna dikkat çekerek, “İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren insanlar, ilkin topluluklar, kabileler halinde yaşamaya başlamışlar, sonra sayılarının ve ihtiyaçlarının artması, işbölümünün ortaya çıkıp gelişmesi, ilkel aletlerle sürdürülen üretimin yetersizliği gibi nedenlerle kabileler arası savaşlara girişmişler ve zamanla topluluk içinde ortaya çıkan hiyerarşiye uygun olarak devlet biçiminde bir organizasyona, örgütlenmeye geçmişlerdir. Topluluk halinde yaşarken, uymaları gereken, örf ve adetler, geleneklerdir. Toplum biçimine geçince, artık ortada bir de kendilerinin üstünde olan devlet ve onun kuralları vardır. İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk dilinde özel hukuk, medeni hukuk ya da yurttaşlık hukuku denir. İnsanların devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara ise, hukuk dilinde kamu hukuku denir.” diye konuştu.
Frankfurt Barosu avukatlarından Fatma Bostan konuşmasını Türkiye’li göçmenlerin, sonraki yıllarda gelen ailelerinin ve göçmen çocuklarının Alman kamu hukuku çerçevesinde göçmen ve yurttaş hakları üzerinde yaptı. 1961 yılında imzalan Türkiye-Almanya işgücü göçü anlaşmasıyla Almanya’ya göç eden Türkiyeli göçmenler için yapılan yasal düzenlemelere dikkat çekti. “En önemlisi 1963 yılında Avrupa Birliği ve Türkiye sözleşmesinden kaynaklanan haklar. Çünkü bu sözleşme sayesinde bugün Avrupa Adalet Divanı’nda, hem Almanya’da hem Avrupa’nın diğer ülkesinde oturan göçmenler için çok olumlu kararlar alınmakta. İkinci yapılan, Türkiye ile Almanya arasında yapılan Sosyal Güvenlik Anlaşması 1964. Üçüncüsü de, daha çok burada kullanılan terim Yabancılar Hukukudur” diye konuştu. Göçmenlerin Alman vatandaşlığına geçme eğilimleri, sosyal haklar, medeni hukuk, ceza hukuku vb. gibi konularda yaşadıklarından örnekler vererek devam eden Av. Fatma Bostan, birçok yasanın ve hakkın göçmenlere uygulanış biçiminin büyük farlılıklar taşıdığını, göçmenlerin başarılarının önüne çıkarılan engelleri ve göçmenlerin uzun yıllardır Almanya’da yaşamalarına rağmen seçme ve seçilme hakkının olmayışına aynı zamanda kamu alanında çalışma fırsatının verilmediğine vurgu yaptı.
|
|
|