|
14. Sayı / Kasım-Aralık 2010 |
Die Gaste
İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
ISSN 2194-2668
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
Yayın Sorumlusu (ViSdP): Engin Kunter
diegaste@yahoo.com
|
VI. OTURUM
Almanya’da
Deutsch-Türkische Edebiyat ve Türkçe Medya
Doğan Hızlan’ın sempozyuma katılımayışına ilişkin yazısının okunmasıyla başlayan VI. Oturum’da Köln Radyosu’nun kurucusu Can Akbel, radyonun kuruluşundan önceki günlerde en çok gereksinim duyulanın Türkiye’den haber alabilmek olduğunu belirterek, “Bir de iki günlük Cumhuriyet gazetesi satılırdı. Ve bu arada Ankara Radyosunun ‘Yurdun Sesi’ adlı bir program vardı. Oradan da Türkiye’den haberler almak, daha doğrusu vatandan sesler duyabilmek ve Türkiye ile iletişimi kaybetmemek için onlardan yararlanmaya çalışırdık.” diye konuşmasına başladı. “Sonra zamanla yurtdışındaki bir avuç Türk talebesi, yavaş yavaş savaştan sonra Türkiye’den gelen, o zamanki adıyla ‘misafir işçiler’e program yaptı. Beş yüz bin civarına varıldığında, ben Almanya’nın Sesi Radyosu’nda, yani Almanya’nın harpten sonraki özellikle tekrar birleşme arzusunu dış dünyaya bildirmek amacıyla –bire bir propaganda diyelim buna– yayın yapan Deutsche Welle’de çalışıyordum. Türk işçilerinin çoğalmasıyla, benim televizyon stajı yaptığım Batı Almanya Radyo ve Televizyonu’nda yaygın adıyla “Köln Radyosu” diye bir radyo programı istendi. Ve ben ve eşim bunun için görevlendirildik. Amaç, Türkiye’de ne oldu ne bitti bunu Almanya’daki Türk işçilere, ‘misafir işçilere’ duyurmaktı.” Yüksek lisans eğitimi sırasında edindiği “İletişim Fonksiyonları Teorileri”ni Köln Radyosu’nun yayın biçiminde uygulanarak, Türkiyeli göçmen işçilerin hem Türkiye’den hem Almanya’dan haber alabilmeleri, program çeşitliliği ve gelişiminin sağlanabildiğini vurgulayan Can Akbel, “Köln Radyosu’nun başlangıcı zor oldu ve sürekli gelişti, günümüze kadar geldi” dedi. Köln Radyosu’nun unutulmazları arasında yer alan “Hasanabi ve Recep Usta”dan “Doktor Toksöz”e, “Türkiye Takvimi”nden “Türk Sinema Filmleri”ne, Örsan Öymen’den Yüksel Pazarkaya’ya, Berlin Duvarının örülmesinden J. Kennedy’nin Almanya ziyaretine ve “Güne Bakış” programından günümüze gelen süreçte yaşadığı tecrübeleri ve edindiği bilgileri dinleyicilerle paylaştı.
Cumhuriyet Gazetesi Avrupa Temsilcisi Osman Çutsay konuşmasına Almanya ve Türkiye’deki yaşanan sosyal, siyasal ve toplumsal gelişmelerle ilgili değerlendirmeler yaparak başladı. Türkiyeli göçmen işçilerin ve aydınların sorunlarına dikkat çekerek “Şimdi birden bire, beş bin insandınız, öğrencileriniz, en iyileriniz geliyordu. Çeşitli üniversitelerden çıkmış adamlar geliyordu. Bir baktık burada üç milyon adam var. Bunlar da işçi. Bunlar Türkçe falan diyorlar. Ne oluyoruz! Ne olur? Ne olacak? Bu insanlar kendi dillerini konuşmazlarsa ne olacak! Arkadaşlar bu bir aydın meselesi. Buradaki aydınların çok fazla şikayetçi olma şansı yok. Önemli boşluklar bıraktılar. AKP hükümeti ile onun siyasal temsilcileri ile buradaki Sosyal Demokratlar, Yeşiller, hatta Sol Parti’nin bazı kesimleri arasında fark mı var?” dedi. Almanya’daki Türkçe medyanın sorunlarına ve aydın insanların gelişmeler karşısındaki tutumunun müdahale etmek doğrultusunda olması gerektiğini ifade eden Osman Çutsay konuşmasını, “Bizim eksikliklerimiz var. Biz Türkçenin bir aydın müdahalesi olduğunu Almanlara anlatmak zorundayız. Mesele şu; bunlar Türklerden nefret etmiyorlar, Türkçeden de nefret etmiyorlar. Bunlar yoksullardan nefret ediyorlar. Kendi yoksullarını dizginleyebilmek için de bizim gibi bir başka dildeki yoksulları günah keçisi olarak gösteriyorlar. Biz bunun altından ancak bir aydın direnişiyle kalkabiliriz. Medyanın şu andaki yaşadığı sorun bu. Bu da nasıl olur? Yeni ürünler çıkarmak, yeni tartışma odakları açmak ve biz bu oyunun oyuncusu değiliz demekle olur. Ama bu paralel toplum anlamına gelmiyor” şeklinde tamamladı.
Doğan Haber Ajansı ve Hürriyet gazetesi Berlin temsilcisi Ahmet Külahçı Almanya’daki medyanın özellikle de elektronik medyanın son yıllarda yaşadığı sıkıntıları dile getirdi. Bu konudaki görüşlerini, “Can Beyin ve eşinin kurduğu WDR Köln Radyosu, ‘Kölün Radyosu’ bugün artık yavaş yavaş can çekişmeye başladı. Yayın süreleri kısılıyor. Alman ikinci televizyonu ZDF Türkçe yayınlarını kaldırdı. West Deutsche Rundfunk ‘Sizin Vatanınız Bizim Vatanımız’ yayınlarını kaldırmıştı zaten. Berlin Brandenburg Radyosu dediğimiz eski SFR, multikulti olarak nitelenen yayınlarının bir bölümünü kaldırıyor ve bunların arasında Türkçe var. O günün Almanya’sından bugünün Almanya’sına geldik.” şeklinde özetledi.
|
|
|