Almanya bir göç ülkesidir ve böyle kalmalıdır. Nitekim göçmenler son 60 yılda ve bunlar arasında özellikle de Türk kökenli göçmenler Alman toplumunu etkilemiş ve birlikte şekillendirmiştir. Farklı kültürlerin birbirlerine yakınlaşması her zaman prüzsüz geçmeyen, ama sonuçta herkesin kazançlı çıktığı uzun bir süreçti. O süreçten bu yana artık şu geçerlidir: Çeşitlilik, tekil olmaktan daha iyi.
Göç kökenli insanların entegrasyonu açıkça Almanya’nın çıkarınadır. Nitekim başarılı entegrasyon, göçmenlere kendi potansiyellerini topyekün gerçekleştirmelerini olanaklı kılar. Onlar böylece Alman toplumu için vazgeçilmez katkılarda bulunurlar. Entegrasyonun başarısızlığı koşullarında ise kendi değer ve hukuk anlayışlarına sahip paralel toplumlar oluşur. Bunun olmaması gerekir. Her kültürel artalana saygı duymakla birlikte, Almanya’da yaşamak demek, özgürlükçü demokratik değerleri benimsemek, Alman hukuk sistemini kabul etmek ve Almancaya egemen olmak demektir.
Bunlar göçmenlerin büyük çoğunluğunun Alman toplumuna başarıyla katılmış olduklarının üstünü örtmemelidir. Buna rağmen Almanya’da tüm insanlar için toplumsal katılım mümkün olmalıdır. Bu nedenle entegrasyon süreci tamamlanmadıkça, devlet doğru araçları hizmete sunmalıdır. İlgililerin tekil girişimleri vazgeçilmezdir ve siyaset tarafından bu girişimler desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Bu açıdan bakıldığında Almanya’da çoğu zaman çalar saatin sesi duyulmamış ve önemli fırsatlar kaçırılmıştır.
Biz Liberaller ilkece göçmenlerin çaba göstermeye hazır ve entegrasyona açık olduklarına inanıyoruz. Çünkü yurdunu terketme ve yeni fırsat arayışında yabancı ülklere taşınma kararı, cesaretli olmanın ve girişimci ruhunun bir göstergesidir. Ve çaba göstermeye hazır hiçkimsenin Almanya’da toplumsal yükselişi zorlaştırılmamalıdır.
Eğitim yükselmenin ve özgür iradenin anahtarıdır. Ülkemizin her yurttaşı bu hakka sahiptir. Ama bununla birlikte göçmenlerin bireysel gereksinimlerini göz önünde bulundurmak ve ağırlıklı sorunları planlı olarak ele almak önemli. Örneğin FDP fraksiyonu koalisyon içerisinde göçmen aile çocuklarına verilecek dilsel destek için 400 milyon Euro ayrılmasının ve gereksinime uygun 4.000 çocuk yuvası oluşturulmasının kabul edilmesini sağladı. Özellikle erken yaşta dil desteği kapsamında, gelecekte, artan oranda ebeveynlerle işbirliği de dayanak alınmak zorunda. Bu amaçla daha çok bakıcının kültürlerarası yeterlikler konusunda eğitilmesi ve göçmen ailelerde, çocuklarını yuvaya göndermeleri için daha yoğun tanıtım yapılmalıdır.
Yetişkinler de dilsel yetersizlikler nedeniyle kendilerine açık olan fırsatları çoğu durumda kullanamamaktalar. Bu nedenle Federal Hükümet geçen yıl 200 milyon Euro’dan fazla bir ödeneği entegrasyon kurslarına yatırmıştır. Gelecek yıllar için belirlediğimiz hedefler ise bunun ötesine geçiyor. FDP entegrasyon kurslarını daha geniş bir kitleye, örneğin iltica hakkı tanınmış mültecilere ve ikamet hakkına sahip sığınmacılara açmak istiyor. Denenmiş birer araç olarak bu kurslar tüm göçmenlerin erişebileceği kurslar olmalıdır.
İnsanlar çalışarak kendini geliştirebilir ve gerçekleştirebilir. Göçmenler Almanya’da çokluk büyük bir çalışkanlıkla öne çıkmışlardır. Buna rağmen göç kökenli insanların işsizler arasındaki oranı ortalamanın üzerindedir. Gelecekte bu insanların daha iyi bir katılımını sağlamak istiyoruz. Çünkü göçmen işgücü ekonomimizin başarısı ve gelecekteki rekabet gücü için temel bir yapıtaşı oluşturur.
Bu amaçla okuldan çıraklık eğitimine geçiş, meslek seçiminde daha iyi bir danışmanlık aracılığıyla, örneğin meslek kılavuzları yardımıyla kolaylaştırılmalı. Çıraklık eğitimi için göç kökenli gençler ile işverenler arasında görev yapan arabulucuların geçmişteki çalışmaları da başarılı bir çalışma olmuştur. Bu tür çözümleri federal ölçekte genişletmek istiyoruz.
Almanya günümüzde cazip bir göç politikasını yapılandırma göreviyle karşı karşıyadır. Ekonomimizin büyümesini ancak yurtdışından nitelikli işgücünü ülkemize getirebildiğimiz koşullarda güvence altına alabiliriz. Liberaller mavi kart uygulamasıyla önemli bir adım atmışlardır. Öte yandan yabancı diplomaların kabulünü öngören yasa, içinden çıkılmaz bürokratik sarmaşığı göç işlemlerinden tasfiye etmekte. Yabancı diplomaların kabul edilmesi bu şekilde kolaylaştırılmış ve şeffaflaştırılmış oldu.
Almanya artarak bir fırsatlar ülkesi olmalıdır. İnsanların çeşitlilik üzerinden ve çeşitlilik aracılığıyla geliştiği bir ülke. Nereden gelindiğinin değil, nasıl bir çaba göstermeye hazır olunduğunun belirleyici olduğu bir ülke. Liberal entegrasyon politikaları böyle bir ülkeyi yaratıyor. Göç kökenli insanları devlete bağımlı kılmak istemiyoruz, aksine tekil girişimleri ve çaba göstermeye hazır olmayı güçlendiren belirli araçlarla, insanları kendi fırsatlarını yaratmaya ve bu fırsatları kullanmaya cesaretlendirmek istiyoruz.
|